BULUTLAR ÜLKESİNE YOLCULUK…
GİTO
Hazırlayan: Serhan PİRPİR
Yolumuz; Ses veren dere boylarında, Ormanın kendi sessizliğinde uzayıp giden, güneşi denizde kucaklayıp, bir yanda Kaçkar, Altıparmaklar, Tatarlar, Demirkapı, Verçenik dağlarına gülümseyen, bir yanda Fırtına Vadisi’ne dalıp, Pokut, Sal, Kale, Çat yaylalarını yukarıdan seyreden, Badara, Sicon, Zagristal, Karap, Aşut, Cağpeyik, Anbarlı yaylalarına geçit veren, göllerin ve zirvelerin koynundaki Gito yaylasına düşüyor.
Gito; Fırtına vadisi ile bulutların dans ettiği, Hemşin Vadisi’nin üst yaylasıdır. Zir kale, Kale-i Bala, Çiha ve Mağlut kalelerinin vadiler geçişini sağlayan, tarihi kervan yolu patikalarına tanıklık eden, Çamlıhemşin ve Hemşin'in ender yaylalarındandır.
İki bin metre yükseklikteki Gito yaylası, Flora ve Fauna açısından doğal bir yaşam alanıdır. Yolunuz Gito yaylasına düştüğünde, karşınızda ceylan, ayağınızın altında dağ orkidesi, başınızın üstünde şahinler görürseniz, şaşırmayın. Hele hele geceleri meteor yağmurları, Samanyolunun uzanıp tutulacakmış gibi duruşu, ayın geceye düşüşü sizi düş baz yapabilir. Sis de zaten örtmüştür dört bir yanınızı. Öylece dalıp, gidersiniz, .
Yayla sohbetleri doluşur patikalara. Oyunlaşır türküler. Eşlik eder tulum, güneşin ilk ışıklarına. Kelebekler doluşur gözlerinize çiçek çiçek. Dumanı tüterken ocakların, aheste çeker küreklerini bulut… Öylece kala kalırsınız. Sanırsınız deniz, oysa bulut, bulut denizi. Çiçeğe beyaz, beyaza sis, sise güneş doluşurken, çizesi dökülür duldalarınızın. Bir fısıltı duyarsınız… Sizden önce de geçildi bu yollardan, sevda sevda içildi sularından.
Yaylanun yollarina, Oluk olayim oluk
Gelup geçen güzeller, İçsunler soğuk soğuk…
Gito’da yolunuz yayla evlerine düşerse sis içinde bir bahar yaşarsınız. Ateşte demlenen dağ çayı, bir tas yayık ayranı alıp gider sizi. Yanan ocak başı ateşinin yanında kendinizden geçer, düşsel bir yolculuğa çıkarsınız. Kuşku uyandırır geceyi. Ya içinde kalmayı denersiniz yaşamın ya da dışında. Oysa yüreğinizde açan hercai menekşelerin peşine düşer zaman.
Gito ve üst yaylası Anbarlı, kuş gözlemcilerinin uğrak yeridir. Tripotlarını kurup dağ horozlarını (huş tavuğu)seyre dalarken, şelalelerin sesi düşer kulaklarına. Ürkekliklerin dansı başlar kayalıklarda. Kekik kokusu siner yüreklerinizin en derin köşesine. Geçen gün olur bıldırcınların peşine düşen atmacalara inat. Geçen gün olur ve tüm çağların türküleri düşer sıfır desibelli Gito yaylasına.
Bu yaylalar görülmeye değer bir floraya sahiptir. Alp anemon çiçekleri, alp asterleri, yaban menekşeleri, altın püsküller, pamuk tarlası gibi duran beyaz kumarlar oluşan fırtınadan sonra gökkuşağına renk olurlar. Kaçkarlara ait birçok endemik türü doğasında barındıran Gito ve çevresi doruklarındaki buzul gölleriyle büyüleyici bir atmosfer oluşturur. Balıklı göl, kuzu gölleri aynı zamanda göçmen kuşların uğrak yeridir.
Gito, Badara, Anbarlı, Sicon ve Zagristal yaylalarında gelenek halen sürüyor ve geçmişten geleceğe kültürel yapıya köprü oluşturuyor. ’’Vargel’’ dendiğinde yayla,’’vargit’’ dendiğinde yaylayı terk etme zamanıdır. Her an ‘’kar yağabilir’’çiçekleri açmış oluyor. Vargit zamanına ‘’Vartevor ‘’deniyor, üşüyor yüreği yanan ateşin. Yanağından dökülüyor ellerine tulumun ezgisi, bir dahaki vargel baharına kadar sessizleşiyor yüreği. Derin bir soluk alıyor, bakışları Kaçkar sanki. Gözlerinden şelaleler döküyor fırtınaya, yeni vargele kadar Gito’nun gözyaşları.
Geydum çaruklarumi. Gel bağla bağlarını.
Terk edip gidiyorum, Gito yaylalarini…
Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 3. Sayı Sayfa; 38