BİR PASTA FENOMENİ AYÇA KALELİ
Bazen tutulan bir dileğin bazen de birbirine kenetlenen yüreklerin nişanesi oluyor pastalar. Özel günleri lezzetleriyle unutulmaz kıldıkları gibi hayalleri de üç boyutlu olarak resmediyorlar. Günümüzün popüler mesleklerinden olan butik pastacılığı ailesinde üçüncü kuşak olarak sürdüren şef Ayça Kaleli, renkli şeker hamurlarını adeta birer sanat eserine dönüştürüyor. Hem ulusal hem de uluslararası pek çok yarışmadan ödülle dönen Kaleli’ye, Rusya’da başlayıp bugüne kadar gelen aile mesleği pastacılıkla ilgili merak ettiklerimizi sorduk.
Sizin hikâyeniz nerede, nasıl başladı?
Hemşinli pastacı bir dedenin torunu, yine Hemşinli pastacı bir babanın kızıyım. 1984’te Ankara’da doğdum. Çocukluğum dedemin kurduğu, babamın işlettiği pastanede geçti.
Dedem, 1964 yılında Ankara’da Damla Pastanesi’ni kurmuş. 10 yaşında başladığı pastacılığı başka pastanelerde çıraklık yaparak öğrenen babam Varol Duman ise, yıllar sonra kendi pastanesine usta olarak gelmiş.
Henüz beş yaşındayken, babam kendine özgü olan karikatürlerden birini çizip, “Aynısını yapabilir misin?” diye bana sormuş. Beş yaşında bir çocuktan beklenmeyecek şekilde çizmişim ve o gün babam, “Bu kız ressam olacak” demiş. İşte benim hikâyem böyle başladı.
O günden sonra resim, benim kendimi ifade etme yöntemim oldu. Okulda kitaplarımın içine, evde odamın duvarlarına ya da aklınıza gelebilecek her yere resim yapıyordum. Çok sevdiğim resim üzerine eğitim almak istedim ve Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü kazandım.
Nasıl oldu da resim eğitimi alıp aile mesleğiniz olan pastacılığa yöneldiniz?
Çocukluğum pastanede geçmiş olmasına rağmen okul dönemim de dâhil olmak üzere imalathaneye girmeyi hiç düşünmedim. Sadece basit konulu ve figürlü pasta siparişleri geldiğinde onları yapıyordum. Hatta bir dönem Kaş’a yerleştim ve orada bir atölye açmayı planlıyordum. Bu konuda görüşlerini almak için Ankara’ya, ailemin yanına geldim. O ziyaretim esnasında kardeşim büyük bir kaza atlattı ve ben bu olayla birlikte hayallerimi bir kenara iterek kaderin benim için yazdığı planlara yöneldim. Kardeşimin iyileşme sürecinde gece gündüz sürekli pastanedeydim. Bu dönemde şeker hamuruna olan ilgim daha da arttı ve boş kaldığım zamanlarda farklı ne üretebilirim diye düşündüm. Bir senenin sonunda tüm tüyoları öğrenmiş bir profesyoneldim. Ve artık ruhumu yansıtacağım mesleği bulmuştum, sanatla pastacılık…
ŞEKER HAMURUYLA BİRBİRİMİZİ ÇOK SEVDİK
Hazırladığınız figürlerle birer sanat eserine dönüştürdüğünüz pastalar için özel bir eğitim aldınız mı?
Üniversitede yetenek sınavına hazırlanırken üç boyutlu düşünmeyi öğrenmem, pastanedeki lezzetlerin birer esere dönüşmesi aşamasında çok işime yaradı. Renk uyumu ve az hareketle doğru hamleler yapmak sanatın her dalında nasıl saygı görüyorsa, aynı titizliği ben de ürettiğim pastalarda uyguladım. Şeker hamuruyla tanıştıktan sonra birbirimizi çok sevdik. Bazen karşılıklı yorulduk, ama ne o beni üzdü ne de ben onu… Sonuç olarak da ruhumun yansıması olan lezzetli eserler ortaya çıktı.
Pastaların sanatla buluşma sürecinde ailenizin ürettiği geleneksel lezzetlerde bir değişiklik oldu mu?
Pastanedeki önceliğimiz katkı maddesi kullanmadan, taze ve temiz ortamda ürettiğimiz ürünlerin hâlâ eski tatlarını koruyor olması. Bizim için lezzet ve kalite görsellikten önce geliyor. Bu sebeple de bir ürünün görselliğine önem verip geleneksel tatlarımızdan hiçbir zaman uzaklaşmadık. Hatta babamın yıllar evvel yanına aldığı hem annemle babamın hem de benim düğün pastalarımızı yapan çıraklar bugün bizim ustalarımız. Dolayısıyla ürettiğimiz pastalar, bizim geleneksel lezzetimizle yapılıyor. Ben de pastacılık adına ne öğrendiysem babamdan ve ustalarımızdan öğrendim, öğreniyorum. Hiçbir okuldan alamayacağım eğitimi onlardan alıyorum. Bu işte usta çırak ilişkisi çok önemli…
Oldukça renkli ve özgün çalışmalarınız var. Özellikle çalışmaktan keyif aldığınız figür ya da karakter var mı?
Abartılı formlar çalışmayı her zaman seviyorum. Bu durum beni karikatürize çalışmaya yöneltiyor. Mesela minyatür nesneler, ama koca kafalı karikatürize figürler… Çok keyif alarak iki kez yaptığım Salvador Dali ya da ruh halime göre şekillenen kızlar serisi var mesela. Her biri benim için çok özel ve kıymetli… Büyük bir emeğin ürünü olan ve pastalara kişilik katan figürleri saklanabilir yapıyorum. İsteyenler pastanın üzerinden alıp, odalarında biblo gibi sergileyebilir.
Minyatür figürlerin yer aldığı pastaların yapım süreci ne kadar sürüyor?
Çini vazo ne kadar narinse, şeker hamuru da o kadar narin. Çalışmak meşakkat ister. Ama bu süreçte o kadar hızlanmışım ki acele bir pasta isteniyorsa, yarım saatte bile yaptığım oluyor. İşin inceliğine göre yapım süresi değişiyor. Mesela, yarışmaya katıldığım eserler 96 saatlik bir çalışmanın ürünü.
Daha çok hangi özel günler için figür ve pasta siparişi geliyor?
İnsanlar özel günlerini bu pastalar ve figürlerle daha da anlamlı hale getirmek istiyor. Hayallerindeki resmin, üç boyutlu olarak sadece onlara özel hazırlanması, bir de yenilebilir olması o günü daha da özel kılıyor. Bu yüzden daha çok nişanlar ve doğum günleri için sipariş alıyorum. Hatta şehir dışı ve yurtdışından da figür siparişi verenler oluyor. Onları özel hazırlattığım cam fanuslar, koruyucu paketlerle gönderiyorum.
Hemşin ile bağlarınız devam ediyor mu? Yaptığınız iş ve bulunduğunuz konumda sizce Hemşin’in payı var mı?
Beş kuşaktır pastacılık yapan Çamlıhemşinli bir ailenin ferdi olarak köyümden, toprağımdan kopmam mümkün değil. Orası benim köyümden öte, evim... Bana hayata dair tüm güzellikleri öğreten bu topraklar ve o topraklarda yetişmiş dedelerim, ninelerim sayesinde bu ruha sahibim, bu mesleği yapıyorum. İmkânlar el verdikçe kardeşimle birlikte atalarımızın emaneti bu mesleği bizden sonraki kuşaklara da taşıyacağız.
Şeker hamurundan ödüllü eserleriniz hangileri?
Aile işletmemiz olan pastanenin üçüncü kuşak butik pasta şefiyim. Ayrıca Türkiye Aşçılar Federasyonu-TAFED Milli Takım şefi olarak görevliyim. 2017 Master of Cake Samsun yarışmasında büyük dekoratif “Cadı” heykelimle gümüş madalya, 2018 Master of Cake Başkent yarışmasında minyatür dekoratif dalında “Viking” heykelimle altın madalya kazandım. Takım arkadaşlarımla katıldığım 2018 Lüksemburg Dünya Kupası’nda “Uyuyan Kız” ve “Örgü Ören Teyze” adlı iki minyatür eserimle bronz ve gümüş madalya aldım. Son olarak da 2020 İka Almanya Olimpiyatları’nda “Salvador Dali Atölyesi” ile “Horoz Aşçı ve Tavuk Aşçı Kavgası” adlı eserlerim iki altın madalyaya layık görüldü.
SALVADOR DALİ ATÖLYESİ |
HOROZ AŞÇI VE TAVUK AŞÇI KAVGASI |
Bu yazı Hemşin Dergisinden alınmıştır.
Fotoğraflar özgündür.