TÜRKÜ KÜLTÜRÜMÜZ

Aşağı Kaydırın
TULUM, TULUMCU,HORON VE TÜRKÜ
  • 50
Yazı Boyutu:
Yazdır

VATANDAŞ MUSTAFANIN SEÇTİKLERİ;

Çamlıhemşinlilerin Lazaloğlu Mustafa diye tanıdığı ama HES konularından sonra milletin VATANDAŞ MUSTAFA sı olan Mustafa ORHAN ile bundan sonra her dergimizde bir konu irdeleyeceğiz.

Bu sefer için konumuz Atma Türküler. İşte Vatandaş Mustafa'nın Atma Türkü ile ilgili söyledikleri;

Atma türkünün içeriğini kimseden duymuş değilim. Fakat düşündüğüm zaman atma türküyü düğünlerde gördük. Sıkıntısı olan adamı türküye çekiyorlar. Adam türkü bildiği halde türküye girmiyor. Bunları gördük, yaşadık. Anaların, bacıların girdiği yerde terk edip gitmek mecburiyetinde kaldığı, kavga edemezsin, karşı gelemezsin, sen niye bunu dedin,  diyemezsin. Bizde kurallar horonda türkü de ben böyle istiyorum demekle değil, toplumun istekleri doğrultusunda yürür. Toplumun kaideleri kuralları geçerlidir.

Düğünlerin bir idarecisi olur. Düğün yapacak kişi düğünü idare edebilecek birini çağırır. Der ki; bu düğünün harici vekili sensin. Harici vekil, düğünün her şeyinden sorumlu olan kişidir. Bu düğünde, kavganın da sebebi, türkünün de, horonun da, sofranın da, her şeyin karşılığı harici vekildir. Eskiden beri insanlarımız birçok şeyi farkına varmadan düşünür ve söyler. Siz Hemşinli iseniz, Hemşin de yaşayacaksanız, çok dikkatli olacaksınız. Kadın ve erkek çocukluktan bazı şeyleri aileden görüp almaya başlar.  Ondan sonra komşular akrabaları ve kısaca yaşadığı toplumdan etkilenir.

Atma Türkü de bu kadar serbest bu kadar rahat istenileni söyleyebilecek kadar yetki verilmesinin bir sebebi de insanları dürüst olmaya yöneltmektir. Toplumun gelenek,  göreneklerine,  örf adetlerine uygun olarak yaşamalarını sağlayabilmek.  Bu güne kadar atma türkü de hiç kavga olmamıştır.

Rahmetli Tumanoğlu Şükrü’nün annesi iyi bir türkücü idi. Rahmetli Dursun efendi diye biri vardı. Tabanca atılmış gözleri kör olmuştu. Bir düğünde türküye başlamışlar. Türkü öyle sürmüş ki üç dört saat devam etmiş.  Kadın bir türkü atmış; nerden çıktın karşıma seni eşerşi kişi (yani adamı öküz etmiş) adam yanıt vermiş;  bende bulepte gördüm, senin gibi çamışı. Böyle devam etmişler.  Adam yine türkü atmış; Bu hale getirenin boka girsin geçmişi, istediğin kadar ye, demiş ve kapıyı açıp bulunduğu yeri terk etmiş.

Her şeye dayanırlar ama hoş olmayan, canı sıkılan türküler de kavga etmezler, ya bulundukları yeri terk ederler ya da ben artık söylemem der türküyü terk ederler.

Böyle bir toplumun içinden gelmiş, ara ara bende kalkmış türkü söylemişim. Böyle örf adet geleneğin bugün tabii hepsi kayboluyor yavaş yavaş. İki kelimeyi bir araya getirebilecek edebi yanımız yok. Ne kaldı bize? Mesela ben Mollaveyis de bir genç çocuk vardı. Türküye kalktık, beraber türkü diyoruz. Bir tarafta horon oynuyoruz, bir tarafta türkü söylüyoruz. Çocuk bana türkü diyor, baktım genç ben ona hep yumuşak cevap veriyorum. Epeyi devam etti türkü, sonra horondan çıktım. Ocak başına geçip çay içmeye başladım. Genç geldi Mustafa dayı bana çok yumuşak cevaplar verdin. Dedim ki bak oğlum tosunu çifte koydukları zaman iki üç sefer boş götürür getirirler ki tosun gidip gelmeye başlasın. Şimdi ben seni türkü de ezmeye kalksam sen bir daha türküye kalkmazsın. Ben seni şimdi teşvik ediyorum ki her zaman karşıma çıkıp türkü söyleyebilesin. Bu işi benden sonra da sen daha iyi götürebilesin.

UTANILACAK KONUN VARSA TOPLUMA GİRME…

Yani burada yaşayacaksan, düğünlere gideceksen, hiç utanılacak bir şey yapmamış olacaksın. Gerçi bu her zaman geçerlidir. Ancak bilhassa atma türküye katılacaksan, söyleyeceksen, hiçbir kusur işlemeyeceksin. Yaptığınız her şeyi o atma türkü sırasında önünüze koyarlar. Aklınıza gelen ne varsa burada sen bunu söyleyemezsin diye bir olay yoktur. Türkü söyleyen her aklına geleni söyler, özeline de girer. Kimse bir şey diyemez, kimse müdahale edemez. Niye çünkü kusur yapmayacaksın, ya da o topluluğa girmeyeceksin. Düğüne gittin mi, türkü saatinde kaybolacaksın. İnsanlar sonunda aman biz bir kusur işlersek bize türkü de hemen alnımıza çakarlar. Bana göre Hemşin de atma türkü bu şekliyle ortaya çıkmıştır ve İnsanlar dürüst olmak mecburiyetinde kalmışlardır. Dürüst olmadığın zaman toplumda deşifre edilirsin. Türkü atma sırasında öyle bir serbestlik verilmiş ki, istediği gibi sana atma türkü söylenir, istediği gibi cümle kurarlar. Atma türkü de sınır yoktur. İftira hariç, her türlü durumla ilgili atma türkü söylenir. Bir adamın hiç bir şeyini bilmezsin gidersin, girersin türküye o adama sen çatamazsın atma türkü söyleyemezsin. Mesela, at ile uzaktan bir türkücü getirmişler. Adam beni götürüyorsunuz ama ben bir şey bilmiyorum,  der. Adamı almaya giden kişiye sorarlar gittiğimiz yerdeki adamın neyi var diye. Adam,  adamın karısı delidir, bir onu bilirim der. Düğün yerine gelirler horona girerler. Türkü atma sırası gelince  “deli eve bırakmaz, halun beterdir, beter” diye türkü atar. Türküye cevap verir ev sahibi,  “belki sizin akıllı ikimize de yeter” der. Bunun üzerine getirilen adam beni boşa getirmişiniz bunun karşısında kimse duramaz der ve ayrılır düğün yerinden.

Cimil’de atma türkü söyleyen meşhur kadınlar vardı. Adam çuhasını omzuna atmış, yokuştan yukarı çıkıyor.  Bakmış ki tarla da üç dört kadın çalışıyor. Buralarda türkücü kadınlar meşhur bunların arasında var mı acaba der. Yanaşmış gidiyor, adam; “Cimil üç para köydür, üçte mezrası vardır,” demiş, kadınlardan biri; “giy çuhayı giynine, belki kolları dardur,” diye cevap verir. Adam; “seni de götüreyim, evde üç daha vardur,”  kadın; “hepisi senin midir? Yoksa ortağun var mu?” diye yanıtlayınca adam arkasına bakmadan uzaklaşır. İşte atma türkü bu. Kadın okul görmemiş, Hemşin’den dışarı çıkmamış, yöresel olarak bunu kendine mal etmiş. Senelerce önce kadının erkeği susturacak atma türkü söylemesi.

Mesela Üskürt dağına bizden biri gidiyor. Pazar da kadınlar o zaman bir yük alaf etmişler.  Eskiden kadınlar adamlara yol verirdiler. Üç dört kadın yolun üstüne çıkmışlar, yolda erkek olduğu için adama yol vermişler. Adamın omzunda dikmalar var. Kadın adamı bir haşlayayım demiş türkü atmış.

 Kadın, “kopardın dikmaları, dayı ne çok meraktın”, adam “tomli üstüne çıktın, yükü yolda bıraktın”, kadın “mademki doğru idin, neden yukarı baktun”  adam ”ahirette yanasun, dünya da beni yaktun.” Bu türküleri incelediğin zaman içinde güzel sözler, anlamlar olduğu görülür.

Atma türküleri söylerken vakit yok, düşünmeden, mantıklı, tutarlı ve sıra sana gelince anında cevap vereceksin. Ne gençlerimiz merak edip bize sormuşlar, ne de bizler bunları kayıt altına alabilmişiz, anında söylenmiş ve unutulmuş.

Çobanlık ederken karşılıklı kadınlarla türkü atardık. Biz bu yamaçta onlar diğer yamaçta kaidesiyle birlikte, çok önemserdik. Kendimizi teşvik ederdik, öğrenelim, hazır cevap türkü atalım diye. Gençlere kabahat buluyoruz ama alafa giden yok, çobana giden yok şimdi bu ortamlar yok.

TÜRKÜ YA N İLE VEYA Z İLE BİTECEK…

Türküye başlamadan önce sana derler ki “n” ya da “z” olacak sonu, sen de seçersin, türkü seçtiğin harfle biter başka bir şeyle biterse kaybedersin. Tabii bunların hepsi yarıştır. Atma türkü söylemek, horon vurmak, horon oynamak, tulum çalmak. Eskiden niye iyi tulumcular, horoncular vardı.  Birbirleriyle yarışıyorlardı. Kötü horon oynayanı horona almazlardı. Horoncu, delikanlı bozuyorsun çık horondan dediğinde kimse itiraz edemez, kimse müdahale edemezdi.  Horon sadece eğlenmek değildir. Seyirciyi de eğlendireceksin. Türküsünü dinleyecek. Kadının biri ortada uyur mesela hemen ona atma türkü atarlar. Kadın hemen uyanır. Orada bir ahenk vardır. O ahengi bozmadan kuralları herkes kabul ederek o ortama gelir.

Mesela, bir kız ya da bir delikanlı göz kırptı ya da herhangi bir işareti oldu onu yakalarlarsa hemen türkü atarlar. Hiçbir itiraz hakkı yoktur. Çünkü orada bu hareket Hemşin geleneklerine göre terbiyesizliktir. Bir kızın veya bir erkeğin bu hareketleri ayıptır. Teşvik etmesin, örnek olmasın diye hemen atma türkü ile müdahale ederler.  

Sevdaluk yok muydu?  Sevdaluklar çok gizli edilirdi. Hiç kimse bilmez ancak isteme durumlarına gelindiğinde derlerdi ki bunlar sevdalı idi derlerdi. Gizli olan şey çok güzeldir. Hemşin deki sevdaluklar onun için güzeldi. Önceden kızlara horon oynamak yasaktı. Bir işaret verilirse türkü içinde anlaşılırdı sevdaluk ettikleri. Siyah şaylı, ucunda helül gibi işaret verilirse anlaşılırdı ki bu buna sevdadur, türküyü buna diyor, denir. Kara kaşın kara gözün diye ortaya türkü söylenirdi sadece sevdiği kız kendisine söylediğini bilir kimse anlamazdı.

Adam horona girer türküye başlarsa bilinen her türlü konu özel genel bakılmaz atma türkü de söylenir. Atma türkü de sınır yoktur. Türkü de küfür olmaz. Bugüne kadar olmamıştır. Küfür edildi mi atma türkü biter. Aklımda eskilerden söylenen hiç atma türkü kalmamıştır. Düğün yerlerinde, çobanlıklarda, dağlarda, yaylalarda yalnız kaldığımız zaman vakit geçirdiğimiz eğlenmek için karşılıklı atma türkü söyledik.

          Tatlıdan konuşalım, Dünya da ne olacak,

                                         Gezdiğimiz topraklar, Üstümüze dolacak.   

Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 4. Sayı Sayfa; 62

Önceki TULUM İLE HORON
Sonraki ÇAT VE HEMŞİN DE KATIRCILIK