ANLATAN İNÖNÜ TARAKÇI Tarakçı Konağı ile ilgili bilgileri İnönü Tarakçı’dan aldık. |
TARAKÇI KONAĞI….
Ailelerin beraber yaşadığı ortamlarda büyük ve görkemli evler yapmak o zamanlar için çok ciddi bir uğraşmış. Çalışmak için insanlar gurbete gitmişler. Gurbet dediğin Rusya, İran gibi yerler. Buralarda paralar kazanmışlar ama o zaman hiç kimse oralarda kalalım da yaşayalım dememişler ve yaşamak için Çamlıhemşin’i tercih etmişler. Yaşam alanlarında ise, en güzelini gurbetten getirmeye gayret etmişler. Konaklar bu düşüncenin eseridir. O kazanılan paralarla güzel yerlerde oturalım fikriyle o güzelim Tahta ve Taş Konakları yaptırmışlardır. Evin ihtiyacına ve finans durumuna göre de büyüklüğünü ayarlamışlar. Bizim konakta bir ara 18 gelin yaşamış. O zamanın yapısı bu. Bu kadar aileler büyük olunca da büyük evlerin yapılması şart olmuş.
VATAN VE DİLBER PASTAHANELERİ…
Hurşit ağa 1800’lü yılların başlarında gitmiş Moskova’ya ve bir fırın açmış. İşleri gayet güzel gidiyor ve zamanla çocuklar yani dedemler büyüyüp geliyorlar ve işlere sahip çıkıyorlar. Belli bir zamandan sonra Hurşit Ağa işleri çocuklara devrediyor ve Çamlıhemşin’e geri dönüyor ve fasılalarla Rusya’ya gidip gelme işleri devam ediyor. Daha sonra dedemler, Rusya’nın sayfiye yeri olan Yalta’ya iniyor ve orada önce bir pasta hane açıyorlar. Vatan Pasta hanesi adı ile faaliyet gösteren bu pasta hanenin işlerinin çok yoğun olmasından dolayı ikinci bir pastane daha açıyorlar ve adına Dilber Pasta hanesi diyorlar. O zaman Rusya’nın şartları çok iyi ve dedemler çok para kazanıyorlar.
Dedemler, Çamlıhemşin’e gelmek için Trabzon’a geldikçe orada çok büyük arsalar alıyorlar. Fakat konuyu babaları Hurşit Ağaya söylemiyorlar. Köyde güzel bir konak yaptırma niyeti içerisinde olan Hurşit Ağa ince hesaplar yaparken çocukların aldıkları arazileri duyunca çocuklarına arazileri hemen satın ve buraya gelin diyor. Çocuklar arazileri satıyor, geri geliyorlar ve konağın inşaat işi başlıyor.
KONAK İNŞAATI….
İnşaat için gerekli malzemelerin büyük bir kısmı dışarıdan geliyor. O zamanki Atina’ya (Pazar) gemilerle indirilen yükler, katırlarla köye getiriliyor. Katır kervanının bir ucu inşaat alanındayken diğer ucunun Vicealtına (Çamlıhemşin)dayandığını söylerlerdi. Camlar, demirler inşaatla ilgili her şey dışarıdan getirilmiş. Konağın taşları için “altı Ocak” açıldığını söylerlerdi. Taşların hepsi katırlarla veya insan sırtında taşınmıştır. Katırın gidemediği yerlerde insan eliyle elden ele malzeme taşınırmış. Bunların dışında ayrıca katır yükü ile kırmızı altın gelirmiş. Kırmızı altın geldiği zaman ortaya sinilere dökülürmüş ve ödemeler yapılırmış. İnşaat’ta 200 kişinin üzerinde adam çalışırmış. Herkes sıraya girer ve ücretlerini alırlarmış.
Taş ustalığını, çok iyi bir Laz bir usta varmış o yapmış. Taşların hepsi taraktan geçmiş. Ev bu şartlarla yapılmaya başlıyor ve yapımı 7 sene sürüyor.1887-88 yılında başlıyor ve 1894-95 yılında bitiyor. Köyün altında bulunan Kemer köprü ile aynı yıl bitiyor. Evin yapımı aslında inşaat bittiği için bitmiyor. O zaman Rusya ile Osmanlının arası bozuluyor ve dedemlerin işi oralarda bozuluyor. Bu sebeple evinde 2-3 odası yapılamıyor.
ÇAMLIHEMŞİNE DÖNÜŞ…
Dedemler daha sonra o taraflardan kaçarak Çamlıhemşin’e geliyorlar ve zamanla başka yerlere gurbete gidiyorlar.
Bizler uzun zaman köylerde yaşadık. Ev o süreçlerde 12 ay açıktı. Gelinler yıllık olarak nöbetleşe kalırlardı evde. Zannediyorum 76 – 77 yıllarına kadar böyle sürdü ve sonucunda aile bir karar aldı ve tüm hayvanlar elden çıkartılarak Konak yazlık bir konuma getirildi. O zamana kadar tam teşekküllü olan ev 90 yılına kadar yazlık gibi kullanıldı. Fakat özellikle annemlerin yaşlanması ve evin açılma – kapanma seremonilerinin çok olması sebebiyle köye gitme gelmeler azalmaya ve Konağın kapısı açılmamaya başladı. Kapı açılmayınca Konak çürümeye başladı.
Enver abim bu iş için çok emek harcadı ve Sema ile beraber gerekli müdahaleleri yapmaya başladılar. Dosya hazırlandı, Koruma Varlıklarına gitti, Tescil edildi falan derken; Devletten, proje çizimi için para çıktı. Para çizim için çok azdı, yetmiyordu ama rica falan derken proje çizildi.
Bir gün yağmurlu bir günde konağa gittim. Evin içerisinde sanki bir dere akıyordu. Her yerden konak su alıyordu. Enver abimle konuştuk ve acil olarak çatının yaptırılması kararını aldık. 700 m2 lik bir çatı vardı. Bütçe oluşturduk, Aile ile görüştük ve kiminden çok, kiminden az elde ettiğimiz bir bütçe ile çatıyı hemen yaptırdık. Aile ile daha sonra tekrar bir toplantı yaptık ve evin birçok kısmının çürüdüğünü ve iyileştirme yapmazsak sıkıntı olacağını aktardık ve özellikle Cavit Tarakçı amcamın büyük desteği ile faaliyete başladık ve bitme aşamasına geldik.
Kaynak: Çamlıhemşin Dergisi 2. sayı Sayfa; 54