BÖLGEMİZDEKİ YER İSİMLERİ

Aşağı Kaydırın
MÜZİK,KİTAP VE YEMEK ÖNERİLERİMİZ
  • 268
Yazı Boyutu:
Yazdır

BÖLGEMİZDEKİ YER İSİMLERİ - OSMAN COŞKUN



ABİŞHO/ Köprübaşı köyünün adı, Çamlıhemşin ; Farsça abişhor: 1. Dinlenmek için kısa bir duraklama. 2. Hayvanları sulama yeri. (DEVELLİOĞLU, 1980)

Abiş-ho: Abişler. (bk. –ha eki) “Abışlı, Ensari Türkmeni.” (LEZİNA, 2009) Abişha: Türkmenler. Türkçe.

AMLAKİT yaylası, Çamlıhemşin; Amlak-it. Amlak, Türklerin Çiğil, Barsçak, Tütek adlı dört boyundan biri. (OMOROV, 2008, s. 69) Amlakit: Amlaklar, Türkler. (bk. –et eki) Türkçe.

AMOKTA/ Şenköy’ün adı, Çamlıhemşin; Maçka’da hamofta: Yaban çileği. (EMİROĞLU) Belirsiz.

AVUSOR yaylası, Çamlıhemşin; Avu-sor. Kıpçakça avu: Ağı, zehir. (TOPARLI, 2007) Sor: Dere. (KIRZIOĞLU, 1992, s. 172) Ermenice tsor: Vadi. Avusor: 1. Ağılı dere. 2. Ağılı vadi. Bitkiden adını alan yayla. Türkçe -Ermenice.

AYDER yaylası, Çamlıhemşin; “Ayderlü, Yüreğir Türkmen boyunun bir cemaati.” (HALAÇOĞLU, 2009, s. 197) Burada “-lü” eki “oğlu” anlamını verir. Osmanlı gibi. Ayderlü: Ayderoğlu. Türkçe.

BADARA yaylası, Çamlıhemşin; Uygurca badarğa: Ev yapımında tavanda kullanılmak amacıyla kesilmiş ince cam ağaçları. (ÖZTUNCER, 2006)

Badar-a. (bk. –a eki) Ermenice badar: Lokma. (GOSHGARİAN) DLT’te badar: Gürültülü ses. Dere sesi ile bağlantılı ad. Türkçe.

BADİNA mah. Topluca köyü, Çamlıhemşin; Bad-ina. “Badoğlu, Türkmen boyu.” (LEZİNA, 2009, s. 126) Badina: Türkmen yeri. (bk. –ona eki) Türkçe.

CANUT mah. Aşağışimşirlik köyü, Çamlıhemşin; Can-ut: Canlar, Kıpçaklar. “Canlu, Kıpçakların Bulgarlı taifesi.” (HALAÇOĞLU, 2009, s. 438), Can, Kıpçaklarla bağlantılı ad. Türkçe.

CANO/ ÇANO yaylası, Çamlıhemşin; “Cano, Osmanlı döneminde bir cemaat.” (TÜRKAY, 1979, s. 269)

Çano, “çino, çine”yi çağrıştıran ad. Moğolca çine: Kurt. (EYUBOĞLU, 1995) Türkçe.

CAPUNİ yaylası, Çamlıhemşin; Cap uni: Çepni yeri. (bk. –ona eki) Türkçe-Lazca.

CEÇELUMU yaylası, Çamlıhemşin; Çeçelü, 1691–1696 yıllarında zorunlu iskâna tabi tutulan Türkmen oymaklarından. (ORHUNLU, 1963, s. 56)

CELAVATA mezrası, Topluca köyü, Çamlıhemşin; Arapça cela: Gurbete gitme, memleketten ayrılma. (DEVELLİOĞLU, 1980) Celavata: Gurbet yeri. (bk. –vati eki) Türkçe-Lazca.

CEMAG yaylası, Sıraköy, Çamlıhemşin;   “Cemah, Kafkas Hunların tabi boy olup Kıpçak soyludur.” (KIRZIOĞLU, 1992, s. 47)        

Ermenice cermag: Beyaz. (GOSHGARİAN) Yine Ermenice cmak: Gölgeli. Moğolca camag: Balçık, çamur. (LESSİNG, 2003) Yörede camag, “kuzey” olarak da bilinir. Yöresel. Türkçe.

CEYMAKCUR yaylası, Çamlıhemşin; Ceymak-cur. Ceymak, “kaymak”tan. Çur-su kelimesi de değişikliğe uğrasa da Türk sözü olarak bilinmektedir. (MEHTİYEV, Karadeniz Dergi, sayı 10, s. 200) Ceymakçur: Kaymak su.

Ermenice cermag: Beyaz. Ceymak çur: Beyaz su. Ermenice.

CİLENİ/ÇİLENİ mah. Dikkaya köyü, Çamlıhemşin; “Çilen, Altay dağları yakınında bulunan dağ.” (RAHMAN,1996, s. 68) Belki buradan gelenlerin hatırasını taşayan ad..

Eski Türkçe çilen: Suyun derin olmayan yeri, sığ su. (ÇAĞBAYIR) Çilen: Çilenti. (DS) Kıpçakça çile: Hafif yağmur. (CAFEROĞLU, 1931)       

ÇANA mezrası, Dikkaya köyü, Çamlıhemşin; “Çana, eski Uygur döneminin kitabelerde adı geçen şahıs adı veya unvanlarından.” (SÜMER, 1999, s. 81)

Türk dünyasında “kurt”a; börü, borta, börte, börcü, asena, aşena, şena, şana, çana, cina, cine, cino, çina, çine, çene, sina, zino, yaşkar, börteçine gibi adlar verilmiştir.

Lazca çana: Yıl. (ERTEN, 2000) Türkçe çana: Kızak.

ÇAT köyü, Çamlıhemşin; “Cat, Kıpçak boyu.” (LEZİNA, 2009, s. 179> 349) “Obi ırmağı çevresinde yaşayan Çat Türkleri.” (CAFEROĞLU, 1988, s. 14)  “Çat, Hazar Türklerinde unvan.” (GOLDEN, 2006, s. 300)

Eski Türkçe cat: İki dağ yükseltisinin birleştiği yer. (GEYBULLAYEV, 2009, s. 36) Macarca csat (çat): İki derenin kavuştuğu ıslak yer. (RASONYİ, 1993, s. 134) Uygurca çat: Yolun ayrılan yeri. (ÖZTUNCER, 2006) Tatarlarda çat: İki şeyin ayrıştığı veya birleştiği yer, çatal. (KTLS) DLT’te çat: Kuyu.

Hemşin’de çat: Kuyu. (ALİ) Şalpazarı’nda çat: Yol, derenin birleştiği nokta. (GÜLAY, 1992, s. 478) Türkçe.

ÇERMEŞK yayla, Çamlıhemşin; Çer-meşk. Çok Türk lehçesinde çer: Yer. Farsça meşk: Tulumdan yapılmış su kabı. (DEVELLİOĞLU, 1980) Çermeşk: Tulum gibi su yeri. Belirsiz.

ÇİNÇİVA/ Şenyuva köyünün adı, Çamlıhemşin; “Ahırkelek, Ahıska ve Çıldır’ın Kıpçak ağzı ile konuşan ve eskiden Gürcü (Ortodoks) olduklarını gelenek olarak söyleyen yerli halkına, komşuları Karapapak/ Terekeme ve Türkmenler “Çinçavat” derler.” (KIRZIOĞLU, 1992, s. 27) Gariptir, lakabı takanlar Türkler ve lakap takılanlar da Kıpçaklı Türklerdi.  Nahçivan’da çinçavat: Temiz, düzenli. (GULİYEV) Çinçavat, Kıpçaklarla bağlantılı ad. (ÇETİNKAYA, 1996, s. 168) Türkçe.

ÇULİNA mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; Çul-ina: Çul yeri. Çul: Keçi kılından örülmüş yaygı. Dokumacılık ile ilgili ad. Türkçe.

DİDİGOLA yaylası, Çamlıhemşin.; Lazca ve Gürcüce didi: Büyük. Lazca gola: Yayla. Didigola: Büyük yayla. Lazca.

DOBAPE yaylası, Çamlıhemşin; Dob-ape. Kıpçakça dub: Pelit ağacı. (ARIKAN, 2006, s.  260) Tuva Türklerinde dub: Meşe. (KUULAR, 2003) Dubape> dobape> dobepe: Meşelik. Belirsiz.

DOVER mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; Dover, “döğer”den. “Döğer, Türkmen boyu.” (LEZİNA, 2009, s. 229) Türkçe.

ELEVİT, Yaylaköy köyünün adı, Çamlıhemşin; El-ev-it. Ev-it: Evler. (bk. –it eki)  Elevit: Yabancı evleri. Türkçe.

HALA/ CANUT / Aşağışimşirli köyü adı, Çamlıhemşin; Osmanlı kayıtlarında köyün adı her zaman “Hala” olarak geçmiştir. Can-ut: Canlar. (bk. –et eki) Antik.

Kumanca hala: Köy. (GRÖNBECH) Moğolca hola: Uzak, ırak. (LESSİNG, 2003) Uygurca hola: Avlu. (NECİP, 1995)

Hala: Köy. Avlu. Kuman/ Kıpçak hatırası.

HALCO/ HOLÇO/ Kaplıca köyü adı, Çamlıhemşin; Halca, Moğol komutanlarından. (TEMİR, 2010, s. 261)

“Halça: Küçük halı. Farsça “kaliça”dan.” (TIETZE) Mecaz olarak “küçük düzlük” anlamında. Eski Uygurcu hol: Kol. (CAFEROĞLU, 2011) Holço: Kol gibi yer, dar ve uzun yer. (bk. -ca eki) Türkçe.      

HEVENGLİ mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin;  “Heveng, Kafkasya’nın eski halklarından Albanların bir hükümdarı.” (MOSES, 2006, s. 35)     

Farsça aveng> havenk: Meyve dizisi, “avang”tan. (TİETZE) Azerice heveng: Dibek. (HACIYEVA, 1999, s. 163)

Şavşat’ta hevenk: Kar ayakkabısı. Maçka’da hevenk: Birbirine bağlanmış tohumluk mısır koçanları. (EMİROĞLU, 1989, s. 125) Heveng/ Hevek/ Yaylalar köyünün adı, Yusufeli. Hevengli, Hevenk’ten gelen.

HUSER yaylası, Çamlıhemşin; Hus-er. Arapça hus: Eğrelti otu. (ÇAĞBAYIR) Er, değişik anlamlar içerir. Konumuzla ilgili olanı DLT’te er: Yer. Huser: Eğreltili yer. Türkçe.

HUT mah. Çayırdüzü köyü, Çamlıhemşin; “Hut, Abaza soyu.” (TAVKUL, 2007, s. 487)

“Hut İşig, Uygur dönemi prenseslerinden.” (SÜMER, Şahıs Adları, s. 82) “Hutlu-Bars, vali ve ordu komutanı.” (SÜMER, 1999, s. 271) “Hut, Melik şah döneminde balık burcunun diğer adı.” (DEGUİGNES, c. III, s. 996) Hut dağı, Arabistan’da.

Avarca huth: Kurt. (SAVAŞ) Ermenice khuth: Kayalık.  Hut: Balık. (KUMEKOV, 2013, s. 81) Eski Uygurca hut: Kut, saadet. (CAFEROĞLU, 2011) Hakas Türklerinde hut: Kut. (ARIKOĞLU)

KARAP yaylası, Çamlıhemşin; Kıpçakça karapçı: Fakir. (TOPARLI, 2007)

Kar-ap. Farsça ab: Su. Ermenice kar: Taş. Kıpçakça kar: 1. Kar. 2. Düz arazi. (TOPARLI, 2007)Karap: Düzlükteki su. Kar suyu. Soğuk su. (mecaz)

KAVRON yaylası, Çamlıhemşin; “Pontus lehçesinde gabrana: Arı kovanı anlamında olup, kökeni belirsiz kelimeler grubunda gösterilir.” (KARAGÖZ, 2003, s. 17)

“Arapça caraba ve Farsça “kurban”dan> kavran: İçi boş ağaç.” (ÇAĞBAYIR) Çamlıhemşin’de kavron: Arı kovanı. Maçka’da kavran: Arı kovanı. (EMİROĞLU, 1989) Sürmene’de kavran: Ahşap fıçı. “Artvin, Rize, Trabzon, Çaykara ve Ordu’da kavran: Arı kovanı.” (DS) Türkçe.

KISMENMELİVAR/ Yukarışimşirli köyü, Çamlıhemşin; Kısmen-meli-var. Arapça kısmen: Bir parça, bir bölüm olarak. Latince ve Rumca mel: Bal. Etrüsklerde male: Bal ve Ön Altay Türklerinde mele: Bal. (MUTLU, 2008, s. 135) Eski Uygurca mir: Bal. (CAFEROĞLU, 2011)

Kısmen meli var: Kısmen bal var. “Bizans kaynaklarında “meli” sözcüğü, bir Türk beyinin adına bağlanır.” (KARAGÖZ, 2006, s. 191)     

KIRNAKLI mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; Kıpçakça kırnak: Hizmetçi. (TOPARLI, 2007) Kırnaklı: Hizmetçisi olan, hizmetçiye sahip. Türkçe.

KOLONA/ Zilkale köyünün adı, Çamlıhemşin; Kolun-a. (bk. –a eki) Kolun ile başlayan Türkmen boyu ve Kolanlı, Türkmenlerin Harbendelü kolundan. (LEZİNA, 2009, s. 365)

Uygurca kolun: Ateş yeri. (NECİP, 1995) Askeri haberleşme aracı olarak kullanılan ateş yeri. Belki kalenin yapılış amacı, ateş yakarak düşmanların geldiğini uzaklara iletmekti.

“Altayca kolon: Hayvan semerini veya eğerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer.” (NASKALİ, 1999) DLT’te kolan: Kolan. Türk dillerinde golan: Bel kayışı. (HASANOV, 2009, s. 184) Kol-ona. Kıpçakça kol: Vadi. (TOPARLI, 2007) Kolona: Vadi yer. (bk. –ona eki) Türkçe-Lazca.

KOMİLO/ Muratköy’ün adı, Çamlıhemşin; Kom-il-o. (bk. –a eki) Türkçe kom: Toplanma, yerleşme, konma. (EYUBOĞLU, 1995) İl: Yer, yurt.

Komil: Konulan yer. Kom topluluğu. Türkçe.

KOTENÇUR, Çamlıhemşin yaylalarından; Koten-çur. “Kotan, Kıpçak boyu.” (LEZİNA, 2009)

“Köten, Kuman/ Kıpçak Türklerinde bir prensin adı.” (RASONYİ, 2006, s. 227) “Çur, Peçeneklerin sekiz uruğundan biri.” (KURAT, 1972, s. 55) “Eski Uygurca çur: Bir unvan.” (CAFEROĞLU, 1968)

Ermenice çur: Su. “Çur-su kelimesi de değişikliğe uğrasa da Türk sözü olarak bilinmektedir.” (Karadeniz Dergi, Mehtiyev, sayı 10, s. 200)

Uygurca at kotan: At ahırı. (ÖZTUNCER, 2006) Malkarca kotan: Koyun sürüsünü çevreleyen duvar. (TAVKUL, 2000) Osmanlıda kotan: Ağıl. (ÖGEL, 2000, c. I, s. 13)

Kotençur: Ağıl suyu. Türkçe-Ermenice.

KOYDUT mah. Yukarışimşirlik köyü, Çamlıhemşin; Koy-dut. Kumanca: koy-: Bırakmak. (GRÖNBECH) Kıpçakça koy-: Bırakmak, müsaade etmek. Koydut: Müsaade edilenler. (bk. –ut eki) Türkçe.

KÜŞİVA/ Yolkıyı köyünün adı, Çamlıhemşin; Küşiva> kuşuva, “kuş yuvası”ndan bozma sözcük. Coğrafi konumuyla ilgili ad. Türkçe.        

KUVANT/ Çayırdüzü köyü adı, Çamlıhemşin; Birebir anlamı yoktur. Değişime uğramıştır.

LİVİKCAKISLI/ Güroluk köyü adı, Çamlıhemşin; Livik-cakıslı. Livik: Bir bitki çeşidi. (DS) Cakıslı, lakap. “Çakır”dan.

Eski adı “Hala” olarak da söylenir. Hala, Kıpçakçadır. Belirsiz.

MAKREVİS, Konaklar mahallesinin adı, Çamlıhemşin;  Makrev-is, -is Rumca ektir. Makrev, antik kavim Makronları çağrıştıran ad.

MEKALİSKİRİT/ Dikkaya köyü adı, Çamlıhemşin; Mekalis-kirit. Arapça makalid: Kilitler, hazineler. (DEVELLİOĞLU, 1980) DLT’te kirit: Kilit. Makalid kirit: Hazinenin kilidi. Türkçe.

MERZEL yayla, Çamlıhemşin; Merz-el. Azerice merz: Sınır. (ALTAYLI, 1994) Farsça merz: Sınır. (DEVELLİOĞLU, 1980) Merzel: Sınırdaki yayla. Ermenice merdz: Yakın. Türkçe el: Yer, yurt. Merdzel: Yakın yer. Yer, yayla olduğu için Ermenice ifadeyle ilgisi yoktur. El sözü Türkçedir. Türkçe.

MEZOVİT yaylası, Çamlıhemşin; Ermenice medz: Büyük. Çağatayca mez: Buz, kar. (KUNOS, 1902, s.  145) Ermenice ovit: Vadi. Büyük vadi. Ermenice.

MİKRUN/ MİKRON/ Kavak mah. Çamlıhemşin; Yunanca mikros: Küçük. Mikrun, mikron, “makron”ları çağrıştıran ad. Antik.

MOLLAVEYİS/ Ülkü köyünün adı, Çamlıhemşin; Molla-Veys. “1453-1650 yılları arasında Anadolu’da Veys cemaati.” (HALAÇOĞLU, 2009, s. 2284)      

Mollaveys, 1530 yılı kayıtlarında Kara Hemşin köyü. Türkçe.

MOSALAMİ mah. Topluca köyü, Çamlıhemşin; Mos-alam-i. Mos, bölgenin antik kavmi mossiklerden. Farsça alam: Yüksek dağlar.   (ÇAĞBAYIR) Yüksekteki Moslar. Antik. 

NAFKAR yaylası, Çamlıhemşin; Naf-kar. Farsça naf: Göbek, orta ve Arapça kar: Dip, çukur. (DEVELLİOĞLU, 1980) Kıpçakça kar: Düz arazi. (TOPARLI, 2007) Nafkar: Ortadaki çukurluk... Türkçe.

ORTAN köyü, Çamlıhemşin; Ortan, Kafkas Kabardeylerin bir kolu.  (TAVKUL, 2007, 502)

Kıpçakça ortancı: Ortanca. (TOPARLI, 2007) Ortan, “orta”dan. Konumuyla ilgili ad.

Ordan: Erkek balarısı. (DS) Ortan: Bir çeşit yemeni dikişi. (ÇAĞBAYIR) Dokumacılıkla bağlantılı ad. Türkçe.

OVAKLI mah. Bağaziçi köyü, Çamlıhemşin; Ovak-lı. “Ovak, Türkmenlerin Ensari kolundan.” (LEZİNA, 2009)

“Oba, etimolojik olarak Moğolca “ovak”la bağlantılıdır.” (AGACANOV, 2002, s.  156) Türkçe.

ÖRENKİT/ Kadıköy’ün adı, Çamlıhemşin; Ören-k-it: “Ören, Bayındır, Yüreğir ve Eymür boylarının yaygın bir kolu.” (HALAÇOĞLU, 2009)

DLT’te ören: Her şeyin kötüsü. “Ören: Tepeler arasındaki düzlükler.” (ÇAĞBAYIR) Türkçe ören: Yıkıntı. (EYUBOĞLU, 1995)

Örenkit: Örenler, Viraneler, yüksekteki düzlükler, Türkmenler. (bk. –it eki) Türkçe.

PALAHÇUR/ Balakcur yaylası, Çamlıhemşin; Palah-cur. Bölgede P/ B sesleri değişkendir. “Balaklu, Bayındır kolu.” (HALAÇOĞLU, 2009, s. 225)

Balak, Kuman adı. (RASONYİ, 1983, s. 45, 62)

Anadolu Türkçesinde balak: Ayı yavrusu. (EYUBOĞLU, 1995) Ermenice balak: Alaca. Lazca balah, balaha: Gür yapraklı otsu bir bitki. (ERTEN) Ermenice çur: Su. Türkmen suyu...

PALOVİTyaylası, Çamlıhemşin; Bölgede ve Osmanlıca el yazısında P/ B sesleri zaman zaman değişkendir. Ermenice pal: Vişne. Bölgede vişne bilinmezdi ve tepelerinde yetişmesi imkânsızdır. “Altay Türkleri bal yerine pal diyorlardı.” (ÖGEL, 2000, c. II, s. 433)

Çaykara’da pal: Bal. (KAYA, 1972, s. 73) Pal sözü, “bal” ile ilgisi olduğu kesindir.

Balovit> palovit: Bal vadisi. Türkçe-Ermenice.

POÇAH mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; Poçah: Boncuk. (ÇAĞBAYIR) “İnci, boncuk diye ad vermek eski Türklerde daima mevcut bir kaide idi.” (GÖDE, K. 2000, Eratnalılar, TTK, s. 19) Bölgede eskiden atlara ve inekler boncuk takılması yaygın gelenekti. Türkçe.

POKUT yaylası, Çamlıhemşin; Orhun yazıtlarında bök: Köşe, bucak. (ORKUN, 1994, s. 789) Ermenice pokır, pokr: Küçük ve çor: Kuru. Kıpçakça bök: Orman (CAFEROĞLU, 1931) Pokut> bokut: 1. Köşeler, bucaklar, kenarlar. 2. Ormanlar. (bk. –ut eki) Türkçe.

SAL yayla, Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; “Sal, Hun boyu.” (ATANİYAZOV, 2005, s 133) “Salcılar, 1453-1650’li yıllarında Anadolu’da yaygın cemaat ve Eymür boyunun geniş alana yayılan Sallu kolu.” (HALAÇOĞLU, 2009, s. 1935, 1936)

Azerice sal: Yassı büyük taş parçası, tabaka şeklinde olan. (ALTAYLI, 1994) Nahçıvan’da sal: Mezar üstüne konulan büyük taş. (GULİYEV) “Türkçe sal: Kaya, çatı, kıyı, etek”… (EYUBOĞLU, 1995) “Türkçe saltaş: Düzgün taş.” (GÜLENSOY, 2007) Ermenice sal: Örs. (KORTOŞYAN)

SAMİSTAL, Çamlıhemşin yaylalarından; Diğer adı “Dörtyüz Tüten”dir. Büyük yayla olduğundan bu adı almıştır. Tüten, “hane” anlamında.

Sami-s-tal. Arapça sami: Yüksek, yüce. (DEVELLİOĞLU, 1980) Kıpçakça tal: Mera, otlak. (TOPARLI, 2007) Samistal: Yüksekteki otlak. Türkçe.

SANO/ Topluca köyünün adı, Çamlıhemşin; Eski Türk yazıtlarında sana: Ormanlık bir dağ. (ORKUN, 1994, s. 917)

Sann, Cann bölgenin antik kavimlerinden.

San-o. (bk. –a eki) Sanlu, Çepni boyu. (LEZİNA, 2009, s. 461)

SATAPLE yaylası, Çamlıhemşin; Sat-aple. Sat, Türklerden bir kavim. (LEZİNA, 2009) Ermenice sat: Çok, bol. Farsça ab: Su.         Satablı> sataple: Türkmen suyu. Suyu bol yayla.

SIÇOĞ yaylası, Çamlıhemşin.; Sıç-oğ. Açılımı “sıçan oğlu”dur. Akrabadan adını alan yayla. Türkçe.

SİRDEN KADAN/ Kavak mahallesi, Çamlıhemşin;               Sirden kadan. Çok Türk ağzında sirdenn: Peynir küpü. (KTLS) Kadan, “kadi”nın çoğulu. Sirden kadan: Süt mamulleriyle ilgili ad. Belirsiz.

TAR deresi, Hala deresinin bir kolu, Çamlıhemşin.; “Tarlar, Kıpçak boyu.” (LEZİNA, 2009, s. 507)

“Tar sözü, Türkçe “dere” ile bağlantılıdır.” (GEYBULLAYEV, 2009, s. 78) “Tar, İskitlerde Gök-Hava Tanrısı.” (MUTLU, 2008, s. 121)

Ermenice tar: 1. Tünek. 2. Yüzyıl. (GOSHGA-RİAN) Hopa/ Hemşin’de tar: Yokuş. Kıpçak kökenli Malkarlarda tar: Dağ geçidi, boğaz. Türkçe.

TİREVİT yaylası, Çamlıhemşin; “Kuman Türklerinde ana-baba çocuğuna “çocuk diri kalsın” anlamında “tirieviç” adını verirlerdi.” (RASONYİ, 2006, s. 265)

Tir-evit. Tir, “dir”den. Bölgede T/D sesleri değişkendir. Farsça dir: Uzak. (DEVELLİOĞLU, 1980) Türkçe ev-it: Evler. (bk. –it eki) Tirevit: Uzak evler.            

Kıpçakça tir: Ter. (TOPARLI, 2007) Tirevit: Terleten evler. Uzak evler. (mecaz) Türkçe.    

TOMASLI, Boğaziçi köyünün diğer adı, Çamlıhemşin; Tomaslı, Türkmenlerin Tahtacı boyundan. (LEZİNA, 2009, s. 526)

TUNGLİ mah. Şenyuva köyü, Çamlıhemşin; Türkçe “-li” yapım eki almış sözcük. DLT’te tünglük: Ev, baca ve tungu: Sağır. Belirsiz.

APİVANAK, Çamlıhemşin yaylası;  Ap-i-vanak: Vanağın suyu. Farsça ab: Su.

HAÇİVANAK: Çamlıhemşin yaylası; Yayladaki Hacılar sülalesinin vanağı, mahallesi.

VAROŞ/ Yazlık köyünün adı, Çamlıhemşin; Varoş, 1530 yılı kayıtlarında Kara Hemşin köyü.

Macarca varoş: Eski kentlerde sur dışında kalan bölüm. (ÇAĞBAYIR) “Osmanlıda varoş: Şehrin kale dışında olan kısmı, şehrin kenar mahalleri.” “Varoş, Macarca “varos”tan bozmadır.” (PAKALIN, c. III s. 584)

VERÇENİK dağı, Çamlıhemşin; Ermenice vercanig: Mutlu. (KORTOŞYAN) Yine Ermenice varsenig: Güzel saçlı. Belki “ver çermik”ten. Yukarıdaki sıcak su, çermik. Ermenice.

VİÇA mah. Yukarı ve Aşağı Çamlıca, Çamlıhemşin; Viçe sözcüğünün bölge ile ilgisi olan herhangi bir dille örtüşmemektedir. Viça, Vaçe’den bozma sözcüktür. “Vaçe, Kafkasya’nın eski Halklarından Albanların hükümdarı.” (MOSES, 2006, s. 35) Hemşin’e adını veren Hammam’da Alban prensidir.

“Kutlu-Viçe, Bulgaristan’ın Mihaylov-Grad’da yerleşim yeri.” (ACAROĞLU, 1999, s. 150) 

Çamlıhemşin’de viça: Çalı, değnek. (ULUSOY) Aksamaz’a göre “Viçe” adının başka bir çeşitlemesi “Biçe”dir. (AKSAMAZ, s. 21) Kafkas.    

YEZOVİT yaylası, Çamlıhemşin; Bir söylentiye göre Elevit’in eski adı. Yez-ovit. Eski Türkçe yez: Çığ otu. (ÇAĞBAYIR) Farsça yez: Çalı çit. (DEVELLİOĞLU, 1980) Yezovit: Çığ otu vadisi. Çitlerinin olduğu vadi. Türkçe-Ermenice.

ZİBARİ/ Güllü köyün adı, Çamlıhemşin: “Zibar ve Zibari, Osmanlı döneminde Musul eyaletinde bir cemaat.” (TÜRKAY, 1979, s. 789) Türkçe.

Önceki ÇAMLIHEMŞİNDE TÜRK DAMGALARI
Sonraki BİR AĞACI KORUMAK - ANIT AĞAÇ