AYKUT İNCE İLE DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 2.SAYI
  • 145
Yazı Boyutu:
Yazdır

ANLATICI AYKUT İNCE 

 Ben Hemşinli bir öğretmen çocuğuyum.  Babamın görevi nedeniyle, İç Anadolu da büyüdüm. Bu sebeple, memlekete, dolayısı ile ormanlara, derelere ve dağlara hasret büyüdüm. Doğaya ve memlekete özlem beni, yazları köye gitmeye zorladı. Bu özlem, aynı zamanda üniversiteyi de Karadeniz de okumama neden oldu. Orman Fakültesini bitirdikten sonra yine Karadeniz’e gittim. Gördüklerimi etrafıma sözle anlatamadığımı fark ettim. Önce, gezerken fotoğraf çekmeye sonra da, fotoğraf için gezmeye başladım. 1997 yılında başlayan bu serüven bizi buralara kadar getirdi.

BİR KARE İÇİN ÜÇ GÜN BEKLEDİM...

Eylül ayında, Elevit’e doğru giderken, yol üzerinde daha evvel hiç görmediğim bir kuş gördüm. Bu kuş, çok ilgimi çekti ve hemen fotoğraflarını çekmeye başladım. Bu kuşun cinsinin ne olduğuyla ilgili merakım ise, kuşa gösterdiğim ilgimden daha fazlaydı.

Milli Parkların süreli yayını olan, Yeşil Mavi Dergisi elime geçtiğinde, çok merak ettiğim kuşu gördüm 2.ci sayfasında. Bu bir İbibik kuşuydu ve fotoğrafı çeken kısmında hemşerimiz Aykut İnce’nin ismi yazmaktaydı.

Bir doğa fotoğrafçısı olan Aykut İnce ile kendisini ve Doğa Fotoğrafçılığını konuştuk.

Kendinizden bahseder misiniz?

Ben Hemşinli bir öğretmen çocuğuyum. Babamın görevi nedeniyle, İç Anadolu da büyüdüm. Bu sebeple, memlekete, dolayısı ile ormanlara, derelere ve dağlara hasret büyüdüm. Doğaya ve memlekete özlem beni, yazları köye gitmeye zorladı. Bu özlem, aynı zamanda üniversiteyi de Karadeniz de okumama neden oldu. Orman Fakültesini bitirdikten sonra yine Karadeniz’e gittim. Gördüklerimi etrafıma sözle anlatamadığımı fark ettim. Önce, gezerken fotoğraf çekmeye sonra da, fotoğraf için gezmeye başladım. 1997 yılında başlayan bu serüven bizi buralara kadar getirdi.

1997 yılında aldığım SLR makinemle, 2000 yılına kadar fotoğrafla flörtüm devam etti. 2000 yılından sonra hayatım sadece fotoğrafla geçti. Fotoğraf hakkında ise o dönem hiçbir şey bilmiyordum ama bilmediğimi biliyordum. Türkiye de ve Dünya da isim yapmış kişilerin kitaplarına ulaştım. Onların hayat hikâyelerine ve çektikleri fotoğrafların hikayelerine ulaştım. Zor soru şu idi: “Fotoğraf nedir, Ne işe yarar ve iyi fotoğrafa nasıl ulaşılır”? Hala cevabının peşinden koştuğum bir sorudur bu.

Foto: AYKUT İNCE (MUĞLA YILANLI YANGINI)

Yaptığımız işler ulusal dergilerde yer aldı. Böylece devam eden bir sürecin içerisindeyim.

Yaptığınız ve devam etmekte olan bu çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Diğer fotoğrafçıların imkânsızlık ve diğer nedenlerle başaramadıkları projelere öncelik verdim.  Türkiye’nin yaban hayatı, Türkiye’nin Ormanları, Türkiye de orman yangınları çalışmalarım yaşadığım müddetçe devam edecek. Bunların dışında ”Kudüs: Kutsallığın Başkenti” çalışmam yayınlandı.

Foto: AYKUT İNCE (24 KASIM AKSA)

Doğada fotoğrafçılığın ne gibi zorlukları var?

Her işin kendine göre zorlukları vardır. Doğada yaşamayı bilmek, ilgili kurum ve kişilerle ilişkilere sahip olmak, özel hayatınızı düzenlemek, fotoğraftan anlamak ve biraz da inat olmanız gerekmekte.

Herhangi bir çalışmanızda yaşadığınız birçok zorluk sonunda deklanşöre basmak veya basamamak. Her iki durumdaki duygularınızı bize anlatabilir misiniz?

Çok özel bir kare yakalamışsam ki neyin ne kadar özel olduğunu kestirebilmek bir tecrübedir, her şeyi unuturum ve hemen hemen hiç heyecanlanmam. Bu güne kadar da kaçırdığım fotoğraf yoktur. Özellikle yaban hayatta çoğunlukla birkaç saniyeye sığar her şey. Sonrasında ise müthiş bir keyif boşalması yaşarım. 

Fotoğrafçı gözüyle doğaya ve etrafa bakmak sizde neleri değiştirdi?

Etrafımı fark etmeyi ve okumayı öğretti fotoğraf bana.

Her fotoğrafın muhakkak ki sizde bir anısı vardır.

 “ Her fotoğrafıma baktığımda ona katkısı olan insanlar” aklıma gelir.

Genel anlamda fotoğraf tekniğiniz ve fotoğrafa bakış açınız hakkında neler söylemek istersiniz?

Her iş ciddi iştir önem vermek gerekir. Bu çay demlemek bile olsa böyledir.

Doğayı fotoğraflamak bir tutkudur diyebilir miyiz?

Sanat anlatmaktır. Fotoğraf da bir sanattır. Bilim bilgiyi üretir. Bu bilginin topluma ulaştırılmasında sanat bir araçtır. Bu mekanizmanın doğru kurulduğu coğrafyada medeniyet yeşerir. Bu süreçte yer almak bir tutkudur ve mutluluk verir.  

Birçok önemli doğa alanını barındıran ülkemizde doğa fotoğrafçılığının bulunduğu ve olması gereken noktayı değerlendirebilir misiniz?

Türkiye de doğa fotoğrafı ya da sanat henüz müşteri bulamadığı için ortalık da bizler dahil doğru dürüst doğa fotoğrafçısı gözükmemektedir. Sanırım bir nesil sonra çağdaş dünya seviyesine ulaşabiliriz.

Gelecekle ilgili ne gibi plan ve hedefleriniz var?

TV belgeselciliğine doğru yönelmekteyim.

Son olarak doğa fotoğrafçılığına gönül vermiş yeni fotoğrafçılara neler önerirsiniz?

Öncelikle hayatınızı kazanmalısınız. Fotoğraf pahalı bir uğraştır. İyi bir fotoğrafa giden yol çok fotoğraf görmek ve çekmekten geçer. Sergilere gitmeli, fotoğrafçıların hayat hikayelerini okumalı, onlarla yüz yüze konuşmalıdır.
Foto: AYKUT İNCE (SAL YAYLASI GÜN BATIMI)


 Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 2. Sayı Sayfa; 60

Önceki ATALARIN İZİNDEN POKUTA GİDİŞ
Sonraki ADİL GÜNER DEN DEV HİZMET