ATALARIN İZİNDEN POKUTA GİDİŞ

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 2.SAYI
  • 157
Yazı Boyutu:
Yazdır

ATALARIN İZİNDEN POKUT’A GİDİŞ….

Anlatan Ümit Yamantürk

Ortan – Pokut yolu eskiden tüm yaylalara geçişlerin olduğu ana arter yollardan bir tanesiymiş. Pokut, Hazindağ, Samistal, Amlakit ve Palovit yaylalarına bu yol üzerinden gidilirmiş. Bu yola çeşitli isimlerde verilmiş. Mesela; arka dere Hemşin tarafından gelenler bu yola Vank yolu derlermiş. Zamanında çok işlek olan bu yol, araba yolu açılmasıyla birlikte kullanılamaz hale geldi ve kaderine terk edildi.

Söylenenlere göre bu yol 16-17 senedir kullanılmıyormuş. Çok üzücü; ama ben en az 6-7 senedir beraber çıkacak adam arayıp bulamadığıma göre bu iddia doğru olabilir.

Nihayet, bu sene Ortan-Pokut (eski) yolundan Pokut’a çıkma isteğimi beraber gerçekleştirecek kadronun kurumu spontane bir şekilde Ortan’ı ziyaretimiz sırasında gelişti. Kadro benim dışımda: Natalia, Nurşen Yamantürk Oğuz, Güneş Oğuz, Osman Demirci, Hasan Şengüler. Bize yolda İlyas Yamantürk ve Ali Biryol bilgi ve tecrübeleriyle eşlik etti.

Sabah erkenden yola çıktık. Önce Vank denilen yeri geçtik. Normalde burasının etrafından dolanılıyor ve yol en az yarım saat uzuyor. Fakat biz akraba olma avantajıyla direk Vank’ın içerisinden geçtik. Yol tamamen dikenli sarmaşıklar olan mağol’larla kaplanmış. Geçerken çok zorlandık.

İlk yemekli molayı Kilimaç denilen eskiden bir düzlüğün olduğu yerde verdik. Eskiden düzlükmüş, şimdi ise düzden eser kalmamış ve her yer kapanmış. Bu noktaya kadar yol tamamen kapanmış gibi, eğer yolu iyi bilenler olmasa (İlyas Yamantürk, Ali Biryol) yolu takip etmemiz çok zordu. Onlarla bile bir iki sefer rota dışına çıktığımızı söyleyebilirim.

İkinci varış yerimiz Yenisu oldu. Yenisu denilen yer, Ortan – Pokut yolunun aslında yarı yoludur. Burası eskiden hayvanların yüklerinin indirilip, molaların verildiği büyük bir düzlükmüş. Çıkış yolunu zor bulduğumuz bu düzlüğün tam ortasında azıkların yendiği ve hayvanların su içtiği büyük bir su varmış ama şimdi onlardan eser yok.

Yolun devamında Cumhurun suyuna geldik. Şimdi adı kalan ama kendi kalmayan bu suyu zamanında Tecina’dan Cumhur diye birisinin yaptırdığını söylerler.
Pokut’a çıkan iki güzergâh vardır. Ortandan sonra ikinci yol olan, Makrevis yolunun ortan yolu ile birleştiği, Çoverni’ye de nihayet geldik. Çoverni’yi geçtikten sonra en zorlu etaplardan biri olan Akletarın yokuşuna vurduk. Yolun bazı kısımlarında eskiden taş döşenmiş bölümler vardı. İlyas Yamantürk bu taşların zamanında Rus askerleri tarafından yapıldığının kendisine büyükleri tarafından anlatıldığını söyledi. Bana göre ilginç olan, bu yolun Kaçkarları aşmak için doğru güzergâh olmamasına rağmen sadece yaylalara ulaşmak için (ve sadece bir kısmının) taş döşenmiş olarak yapılmış olması. Teorisi olan paylaşırsa memnun olurum.

Akletarın yokuşunu aşıp Paşortinin düzüne vardığımız nokta bizim de pilimizin bittiği noktaydı.

Yol boyunca maalesef su bulmak imkansız. Su için orman içlerine gitmek gerekiyor.
Yol Çoverni’ye kadar çok zor ve kapanmış etaplardan oluşmaktaydı. Yer yer zorlandık ve yol açma girişimlerinde bulunduk. Çoverni’den sonra yol, bazı yerlerde kapanmış olsa da çok kötü değildi. Ama ağaçların kök saldığı bu yolun yakında açılması, temizlenmesi gerekmektedir. Yoksa bir süre sonra açmak için ağaç kesmek gerekir ki bu hem zor hem de her açıdan problemli olur. Fakat bu şekilde kalırsa belli ki yol tamamen kaybolup gidecek. Ekolojik turizm kitlesini buralara çekmek istiyorsak insanları bu yollardan yürütmeliyiz, araba üstünde dağ gezmek isteyenler zaten Antalya’ya gidiyorlar.

Pilinçut’a varmadan, ayı gördük. Aslında sadece Natalia gördü, ben duydum, diğerleri bizi kaçarken gördü. Ayı sadece bir ses verdi ve arkasını dönüp gitti, sağ olsun.

Pokut yolu eskiden yaylacıların 4 saatte aldıkları bir yolmuş, yaylacı olmayanlar ise 6 – 7 saatte çıkmaktaymışlar. Biz ise bu yolu yaklaşık 11 saatte çıkabildik.

Pilinçut’ta bizim kahvenin yanında uzunca bir mola verdik, ateş yaktık ve yağmur başlayana kadar içkilerimizi tükettik. Pokut’a vardığımızda saat 6 civarı idi, her şey gözümüze güzel görünüyordu. Hatta bir ara aşağıya Hazindağ - Ayder yolundan yürüyerek inelim diye düşündük ama bir gün sonra Ankara’ya döneceğimiz için vazgeçtik.

Dönüşümüzü araba yolundan yürüyerek yaptık, bu yolu herkes biliyor, yoruma gerek yok ama mola verdiğimiz yer fotoğrafta görüldüğü gibi çöplük gibiydi.

Ekolojik turizm düşünüyorsak çöp sorununun üzerinde eğilmeliyiz.

Sonuçta herkesi bir rota seçip, iyi kötü patikaları aşmaya davet ediyorum, yorucu olabilir,   ama çok keyifli.

 Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 2. Sayı Sayfa; 58

Önceki BADARA MEZRESİ
Sonraki AYKUT İNCE İLE DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI