KIZLARIMIZA MİRASTAN PAY VERİLMEMEKTEDİR...
Yazan: E. Savcı Mehmet Yaşar HACIOĞLU
Çağdaş toplumlarda hukuk ve din yaşanması zorunlu olan kurumlar ve kavramlardır.
Uygarlık düzeyi bu güne gelinceye kadar, çağlar boyu, tutucu ve zalim kurumlara karşı savaş verilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı, hanımlara miras hakkını tanımıştır.
Cumhuriyet, çağdaş devrimleriyle ayrıntılı olarak kadın-erkek eşitlik ilkelerini ortaya koymuş ve uygulamaya devam etmektedir.
1926 yılından bu yana 1982 tarihli anayasamızın 10,10/1,2 nci maddelerinde ‘ Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’, ‘Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptirler.
Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.’’
‘’ Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.’’(Any . 35)hükümleri düzenlenmiştir.
Vatandaş olarak devletin hukukuna uymak zorundayız.
Dinimizin bu konudaki emredici hükümleri nelerdir?
Kadın hakları konusunda İslam çağların en büyük devrimini yapmıştır.
Peygamberimizin dünyadan ayrılmasından sonra bu ilkeler İslam ülkelerinin çoğunda halen gerçek anlamda uygulanmamaktadır.
Ülkemizde de, kırsal kesimin ve dindar olduğunu düşünen insanların yaşadığı yörelerde uygulanmamaktadır.
Her inananın uyarma görevi vardır.
Bu uyarının dini konularda da yapılması gerekir.
Dini uyarmanın Kur’an ile yapılması farzdır, tercihe bağlı değildir.
Yazıyı kısa tutma amacıyla ayetler üzerinde yorum yapılmayacak sadece konuya ilişkin ayetler sıralanacaktır.
‘Rableri huzurunda toplanacaklarından korkanları, sen Kur’an ‘la uyar ki, onların rablerinden başka ne bir dostu ne de bir şefaatçisi vardır. Umulur ki, onlar sakınırlar’ (6/51)
10.08.2011 tarihinde kız çocuklara mal verilmemesinin dayandığı ayetler tarafımızca Diyanet Başkanlığından ayrıntılı bir yazı ile sorulmuş verilen 18.08.2011 tarihli cevabı yazıda kız çocuklara da mirastan mal verilmesinin gerektiği, mirasın kutsal bir hak olduğu, ideal olanın kul hakkını yemeyen imamın arkasında namaz kılma olduğu bildirilmiştir.
İslam kadına miras hakkını, kendisine eş seçme, evlenme, boşanma, haksızlık karşısında direnme,
yurttaşlık hakkını vermiştir.
1-“Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır, ana baba ve en yakınların
bıraktıklarından kadınlara bir pay vardır. O malın azından da çoğundan da taktir edilmiş birer paydır.” (4/7)
2-“Tanrı çocuklarınız hakkında erkeğe iki kadın payı kadar tavsiye eder” (4/11). (Bu uygulama kız
evlendikten sonra erkeğin baba ile birlikte miras mallarına yaptığı ve harcadığı masraf ve emeğin olması
halinde geçerli uygulama karşılığıdır.)
3-“Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına ateş tıkılmış olur. Zaten onlar alevlenmiş ateşe
gireceklerdir.” (4/10)
4-Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allaha ve peygamberine itaat ederse Allah onu altında ırmaklar
akan cennetlere koyacaktır. Orada devamlı kalıcıdırlar, işte bu büyük kurtuluş budur” (4/13)
5-“Kim Allah’a ve peygamberlerine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu devamlı kılacağı
bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır”(4/14)
6-“Allah size mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman
adaletle hükmetmenizi emreder. “ (4/58)
7-“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, peygambere ve sizden olan idarecilere itaat edin. Eğer bir konuda
anlaşmazlığa düşerseniz gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve resulüne götürün. Hayırlıdır, netice
bakımından daha iyidir” (4/59)
8-“Hayır, Rabbime anıt olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık konusunda seni hakem kılıp sonradan
verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (4/65)
9-“ Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük nefsindendir.” (4/79)
10-“Ey resuller helal şeylerden yiyiniz ve salih amel işleyiniz. Çünkü ben ne yaparsanız bilirim” (23/51)
Yukarıda açıklanan bu ve buna benzer ayetler Kur’an ayetleridir. Yıllarca Kur’an okuyan 100.000
imam, binlerce vaiz ve din görevlisinin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bulunduğu bir ülkede Kur’an’ın
emredici ayetlerinin çiğnenmiş olması dindar olduklarını iddia eden insanların gerçek durumunu ortaya
koymaktadır. Bu insanlarla birlikte ibadet etmenin dini kurallara ne denli uygun olduğu konusunun irdelenmesi gerekmektedir.
Kul hakkı ile birlikte kamu hakkını yiyenlerin hükmen domuz gibi olacakları ve peygamberimizin bu gibi insanların cenaze namazını kılmadığı tarihi örneklerle bilinmektedir.
İmanın esaslarından olan “kitaplara iman” ilkesi çiğnenmektedir.
Kitaba inanmayan, emredici hükümlerini uygulamayan bir insanın imanı neyi kurtarabilir.
Uyarı bizden, tevfik Allah’tandır.
Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 2. Sayı Sayfa; 96