DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 4.SAYI
  • 57
Yazı Boyutu:
Yazdır

DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI - KAR VE SİS FOTOĞRAFI ÇEKMEK

KAR YAĞIYOR

Lambayı yakma, bırak, 
sarı bir insan başı 
düşmesin pencereden kara. 
Kar yağıyor karanlıklara. 
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum. 
Kar... 
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar... 
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı 
altında yağan karın.

Lambayı yakma, bırak! 
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların 
dilsiz olduklarını anlıyorum. 
Kar yağıyor 
ve ben hatırlıyorum. 

Nazım HİKMET’in dizeleri eşliğinde kar ve sis fotoğrafını konu edineceğiz… Kar, büyükten küçüğe çocuktan yetişkine herkesi heyecanlandıran, ilginç bir yağış şeklidir. Yağarken sevinç, yerde kaldığı sürece coşku, erirken ise hüzün veren kar, neredeyse tüm duygularımıza seslenen şiir gibi bir “şey”dir. Her haliyle görsel bir güzellik yaratma potansiyeline sahip olan kar,  maalesef kışı sert geçen bölgelerde oturanlar için çok olumsuz etkiler de yaratabilmektedir. Memleketimiz özellikle Kaçkarlar ve eteklerinde kurulmuş Hemşin Yaylaları bu zor şartlardan nasibini almaktadır. Karla kaplanmış dağlar, ağaçlar, yerler, mekânlar, yollar dereler, ırmaklar, yaylalar, köyler vb. konular biz fotoğrafçılar için eşsiz güzelliklere sahiptirler. Yine de, bir fotoğrafçı gözüyle kar çok çekici bir malzemedir. Lapa lapa ya da tipi şeklinde yağarken, incecik bir örtü ya da kalın bir yorgan halinde, kristal ya da yığın olarak… Tümü de son derece şiirsel etkiler yaratacaktır. Benzer şekilde sis de büyülü bir atmosfer yaratma potansiyeline sahip ilginç bir doğa olayıdır ve tıpkı kar gibi fotoğrafçılar için zor bir malzemedir. Hem kar, hem de sis, fotoğrafçılar için çekici konulardır, ama bir o kadar da dikkat edilmesi gereken nokta vardır. Şimdi biraz bunlardan bahsedelim.

Kar, beyaz olduğu için farklı bir yansıtıcılığa sahiptir. O nedenle karın içinde olduğu manzara çekimlerinde doğru pozlandırma yapılmadığı takdirde az pozlanmış çoğunlukla gri tonlarda kar fotoğrafları ortaya çıkar. Peki bu hatalı pozlamayı nasıl düzeltebiliriz. Fotoğraf makinamızı karla kaplı bir manzaraya çevirip ölçümü yaptığımızda makinamız diyelim bize f/16 gibi bir diyafram verdiğinde siz bunu 1,5-2 stop açarsanız yani makinanızı f/8 diyaframa ayarlarsanız, çektiğiniz manzaradaki karın rengi fotoğrafınıza gri değil tam beyaz olarak yansır. Makinanızın pozlama ölçümünü en başından +1 veya +2’ye alarak pozlamayı en baştan da düzeltebilirsiniz. İzlemesi çok zevkli olsa da, karın ve sisin görüntülemesi o kadar kolay değildir.

Yalnızca kar ve sis değil, tüm beyaz (hatta tüm açık renk) tonlar, fotoğraflanması güç konulardır. Bunun nedeni, ışığı yansıtma yeteneklerinin fazla olmasıdır. Fotoğraf makinelerimizin içinde bulunan “ışıkölçer” (pozometre) dediğimiz aletler, renkli değil, siyah-beyaz skalada çalışan düzeneklerdir. Işıkölçerler %18’lik gri tonun yansıttığı ışığı doğru olarak ölçebildiğinden, bu tondan daha açık ya da koyu tonların değerlerini doğru olarak ölçemezler. %18’lik gri dediğimiz ton, siyah-beyaz bir fotoğrafta insan teninin sahip olduğu orta yoğunlukta bir gri tonudur. Bu skalada, %0 tam beyaz, %100 ise tam siyaha karşılık gelmektedir.

Bu nedenle genelikle doğru pozlama yapılmadığı zamanlarda kar fotoğrafları koyu çekilmiş fotoğraflara eşlik eder. Işıkölçerleri yanıltan bu beyaz dokuyu doğru olarak görüntüleyebilmek için biraz mantığımızı, biraz da gözümüzü kullanmamız yeterlidir aslında. Genel olarak, karın ışığı fazla yansıttığını, bu yüzden de ışıkölçerin ortamda çok fazla ışık varmış gibi çalışacağını bilmemiz gerekir. Işıkölçerin bu davranışına aldanarak, onun önerdiği enstantane ve diyafram değerlerini uygularsak, ortaya çıkacak olan fotoğrafın az pozlanmış bir fotoğraf olacağını da bilmemiz gerekir. Bu olumsuz durumun önüne geçebilmek için, ışıkölçerin önerdiği değerden biraz daha fazla ışığın film (ya da algılayıcı) üzerine ulaşmasını sağlamamız gerekir. Yani film daha fazla pozlandırılmalıdır. Benzer şekilde sis de pozometremizi aldatır ve yansıtıcılığı genellikle kardan daha azdır. Çeşitli değişkenler olabileceğini düşünerek kesin bir değer vermek doğru olmasa da, yalnızca kara göre yarı yarıya daha az yansıtıcı olduğu söylenebilir. Örneğin çerçevemizin tamamını sisli bir görüntü dolduruyorsa, yaklaşık 1 stopluk poz artışı yeterli olacaktır.

Ölçüm yaparken kar yüzeyinden değil de, aynı ışık altındaki bir insanın teninden yansıyan ışığı ölçmek uygun bir yaklaşımdır. Hatta, bu kişi siyah tenli değilse, en doğru yöntemdir. Çünkü doğru yansıtıcılığa sahip bir konu, ışıkölçeri yanıltmayacaktır. Böylece, poz düzeltmesi yapmanıza da gerek kalmayacaktır. Eğer yakın çevrenizde böyle birisi yoksa, o zaman avucunuzun içinden yansıyan ışığı ölçmeyi deneyin. Bu da oldukça sağlıklı sonuç veren bir yöntemdir. Kendi avucunuzu böyle bir ölçüm için test edebilirsiniz. Ancak, bu ölçümü yaparken avucunuza düşen ışıkla, çekeceğiniz asıl konu üzerine düşen ışığın aynı olmasına dikkat edin.

Sis fotoğrafları ise ancak genel bir görüntüde kendini gösterecektir. Bu nedenle, eğer sisin içindeyseniz geniş açılı bir objektif, sisi uzaktan görüyorsanız uzun odaklı bir objektifle konuya yaklaşmak doğru olacaktır. Sis için yakın plan fotoğrafı söz konusu değildir. Gölgede kar fotoğrafı çekerken renklerin ciddi biçimde maviye kaydığı görülür.

Soğuk ve Donma tehlikesine karşı alınması gereken önlemler: Kar suyu çok haindir ve her türlü aralıktan içeri sızarak makinenize zarar verebilir. İyi kar fotoğrafları için soğuk yollara düşüp, bolca yürümek, ellerinizin ve ayaklarınızın üşümesi, dudaklarınızın çatlaması gerekir. Yani kar fotoğrafı çekmek o kadar kolay bir iş değildir. Kar ve soğuk nedeniyle ellerimiz  ve ayaklarımız  üşür de, fotoğraf makinemiz üşümez mi? Elbette üşür; hatta donar!  Bu durumla karşılaşmamanız için makinenizi olabildiğince çantasının içinde ya da boynunuza asılı ve paltonuzun içinde taşımalısınız. Özellikle kompakt tasarımlı fotoğraf makineleri soğuğa duyarlıdır. Ayrıca şaşırtıcı bir şekilde mekanik SLR fotoğraf makineleri de sıfırın altındaki sıcaklıklarda ciddi problemler yaşarlar. Soğuğa en dayanıklı modeller, kalem pil kullanan modellerdir. Pilleri kavrama kabzasının içinde yer alan modeller, soğuğa karşı uzun süre direnebilirler. Eğer makineniz çalışmayı reddediyorsa, pillerini çıkarıp avucunuzda bir süre ısıtmayı deneyin. Sakın kendinizi de soğuktan korumayı unutmayın! İnsan bedeni makinelerden daha narindir ve ısıtılınca eski haline gelmeyebilir!

Sis fotoğrafları için üşüme riski daha azdır, ama makinenin korunması ile ilgili uyarılar aynen geçerlidir. Çünkü sis dediğimiz şey yoğunlaşmış su buharıdır ve bazen o kadar yoğun olabilir ki makineniz su içinde kalır. Bu yüzden makine ve objektifinizi iyice korumalısınız. Bu işlem için tipik bir yöntem yok ama plastik poşet giydirmek ya da çantanızda taşıyıp yalnızca çekim anında çantadan çıkarmak ve kurulayarak çantaya koymak gibi yöntemler önerilebilir.

















Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 4. Sayı Sayfa; 104

Önceki BİTMEYEN DAVALAR
Sonraki YAKUP OKUMUŞOĞLUNUN GÖZÜNDEN…