BİR TARİH ÖLÜYOR BİR DOĞA YOK EDİLİYOR !
YAZAN: Ahmet Derekaya
ÇAMLIHEMŞİN; ata yurdumuz, yaşam alanlarımız, doyamadığımız ama doğduğumuz dünya mirası, güzide coğrafya parçası kendine özgü biyo çeşitliliğiyle, henüz kirlenmemiş olan su kaynaklarıyla, az ama verimli toprak yapısıyla, havasıyla, insanıyla bir yaşam oluşturabilmiş, süregelen vazgeçilmezimizdir.
Özü insan ve doğa sevgisine dayalı, emekle, üretkenlikle sanata dönüştürülerek sürdürülen Hemşin kültürü bu gün her yönüyle ciddi yapısal bozukluklara uğramaktadır. Bu bozuklukların en başında yaşadığımız bölgeleri çeşitli nedenlerden dolayı boşaltmaya başlayınca bu kültüre ve doğaya yabancı insanların, bölgeden maddi çıkar sağlama amaçlı yaklaşımları günümüze ve geleceğe yönelik ciddi sorunlar ortaya koymaya başladı. Yaşamın üç temel sac ayağı olan su, hava ve toprak döngüsünde yer alan unsurlardan su kaynaklarımız ve ormanlarımızda bu olumsuz süreçten ne yazık ki paylarına düşeni almaya başladılar.
Son yıllarda bölgede birçok yerde kara ağaçlar, şimşir ağaçları ve akabinde çam ağaçları yoğun şekilde, gözümüzün önünde kuruyup yok olmaya başladı. Hepimizin içini sızlatan bu durum karşısında sorumlular gerekli koruma önlemlerini yeteri kadar alamadığı için bu üzücü durumun yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Yaşama gözlerimi açtığım coğrafyada meydana gelen bu üzücü sorunlara yönelik üç ciddi alan çalışması yaparak, bu çalışmalarımı lokal alanlarda araştırma, gözlem ve laboratuvar bulgularına dayandırarak tamamladım. Bunlardan ilki, birkaç asırlık çam ağaçlarında meydana gelen ve artarak devam eden kurumalardır. 2016 yılında başlattığım çalışmayı 2019 kasım ayında tüm yönleriyle sonuçlandırdım. Elimde olan, bilgi, belge ve görüntüleri yapılması gerekenlerle birlikte çeşitli yazılı ve görsel basın yayın kuruluşlarında dile getirdim, köy muhtarlarını bilgilendirerek kaymakamlık nezdinde girişimde bulunmalarını önerdim.
ÇALIŞMANIN PROJELENDİRİLMESİ
KONU : Hızla yayılarak devam etmekte olan çam ağaçlarındaki kuruma olayı .
ÇALIŞMA SAHASI : RİZE –ÇAMLIHEMŞİN – Meydan ,Goboca ,Çat bölgesi
ÇALIŞMA SÜRESİ : Eylül 2016 başlama – Kasım 2019 bitiş .
AMAÇ : Sözü geçen alanlarda yoğun şekilde artarak devam etmekte olan çam ağaçlarının kurumalarının nedenlerini araştırıp, ciddi iklimsel geçişlerin tetiklemesi sonucu meydana gelebilecek heyelanları önleme, hayvan ve bitki popülasyonlarındaki olası değişiklikleri engelleme, oksijen kaynaklarımızın azalmasına seyirci kalmamak .
BULGULAR : Canlı ağaç kurdu(izole edilip resimlendirildi )-Gövdelerden ve kabuklardan alınan kesitlerde rastlanan larvalar (resimlendirildi )
ÇALIŞMAYI YAPAN : Biyolog – Kimyager Ahmet Süha DEREKAYA
ÇALIŞMA SEYRİ VE İZLENİMLER :
Özellikle yoğun çam ormanı bulunan Goboca lokasyonunda 2016 yılında gözlemlediğim alan taramasında başlangıçta %10 olan hastalıklı ağaçların 2019 gelindiğinde %45 oranına dayandığını üzülerek tespit ettim. Kuruyan çam ağaçlarının kabuklarından ve gövde iç kısımlarından aldığım çok sayıda kesitte canlı ağaç kurtlarına ve larva kalıntılarına rastladım .
Dış menşei olan bu ağaç kurtlarının bölgeye ulaşması büyük oranda ormanlara gelişi güzel, hiçbir kontrole ve izne tabi tutulmadan yerleştirilen seyyar arıcıların kovanlarıyla gelmiş olup reçinesinin aromatik yapısı ve yumuşak dokusu itibarıyla beslenmeye, üremeye uygun özelliği dolayısıyla çam ağaçlarına köklerinden itibaren yerleşip, kısa sürede ağaç gövdesine delikler açarak derinlere kadar inip beslenme ve konaklama alanı oluştururken kabukla gövde arasındaki yaşamsal ilişkiyi sonlandırarak ağaçların kurumasına neden olmuşlardır .Kuruyan bu çam ağaçları her yıl ilgili orman idaresi ve muhtarların bilgisi dahilinde tüm ikazlarımıza rağmen gelişi güzel kesilerek ağaç kurtlarının ve larvalarının hızla çevreye yayılmalarına neden olunmuştur.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER :
Beş yıllık bir rehabilite süreci başlatılarak ;
1-Bu süreç içerisinde bölgede bulunan seyyar arıcılar bölgeden derhal uzaklaştırılarak, bölgeye girişleri tamamen yasaklanmalıdır .
2-Bölge köylüsü süreçle ve fiili durumla ilgili bilgilendirilip bölgede geçim kaynakları güçlendirilmelidir.
3-Hastalıklı alanlarda Mart, Nisan, Mayıs aylarında ve Ekim, Kasım gibi sonbahar aylarında olmak üzere yılda iki kez hava araçlarıyla yoğun şok ilaçlama yapılmalıdır .
4-Kullanılacak ilaçlar hedef ağaç kurduna, larvalarına ve diğer haşerelere endike olan biyokimyasal içerikte olup, çalışmalar sonuç odaklı sürdürülerek zararlıların varlığı tamamen sonlandırılmalıdır.
5-İlaçlama sürecinde her türlü önlemin önceden alınarak çalışma alanlarına hiçbir şekilde insanların ve evcil hayvanların girmelerine izin verilmemelidir.
6-İlaçlanmış kuruyan ağaçlar bölgeden uzaklaştırılarak köy sakinlerinin odun ihtiyacına sunulmalıdır.
7-Bölgede özellikle haşere ve larvalara karşı biyolojik dengeyi sağlayabilecek kuş türlerinin sayısını artırıcı ve koruyucu çalışmalar ivedilikle başlatılmalıdır.
8-Beş yıllık çalışma sürecinde çalışma alanı ve çevresine hiç bir şekilde turist ve piknik amaçlı girilmesine izin verilmemelidir.
9-Bu ve benzeri çevre sorunlarıyla ilgili ilde ve ilçelerde görev yapan kamu personelinin eğitilip, denetlenmesi sağlanmalıdır.
10-Uzun vadede, bölgede su ve toprak döngüsünde çalışmalar yürütebilecek bir bölge araştırma enstitüsü kurularak ilgili kamu görevlileri ve halkın bilinçlenmesi sağlanırken, bir yandan da bilimsel çalışmalar yapabilecek araştırma laboratuvarlarıyla donatılmalıdır.
Yaptığım bu çalışmalar sürecinde siyasetin bu tür ciddi sorunları çözmeye ne niyetinin olduğunu, ne de bu sorunları çözebilecek bilgi birikimi olan kadrolarının bulunduğunu ne yazık ki göremedim. Dolayısıyla iktidarda olanları sorunun önemini kavrayıp ivedilikle çözüm üretmeye, muhalefet partilerini de bu ciddi sorunlara duyarlı olmaya, çözüm önerilerinde bulunmaya, yasal süreçleri başlatmaya davet ediyorum.
Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 6. Sayı Sayfa; 121