2 VADİ VE ARASINDAKİ TEPELER...

Aşağı Kaydırın
KÖY, YAYLA,KONAK VE KONAKLAMA
  • 59
Yazı Boyutu:
Yazdır

2 VADİ VE ARASINDAKİ TEPELER...

Metin Gültan

Çamlıhemşin'den , Ayder'e doğru çıkarken yolun sol tarafındaki sırtlar ve arka tarafları çok uzun zamandır hayallerimi süslemekteydi. Haritada yaptığım çalışmalarda buralarının iki vadi ve arasındaki sıra dağlar olduğunu ve bir çok yaylayı barındırdığını tespit etmiştim.  Buralara gidebilmek için iki farklı rotadan gitmek gerekiyordu.

Harita incelemelerinde burasının yan yana duran iki vadi ve arasındaki tepeler olduğunu gözlemlemiştim. Sol taraftaki vadi Maselevat ve devamındaki Komatti ve Eğrisu yaylalarını, tam ortada kalan tepeler ise Tatsikeri den başlayarak Pimpilona, Boğaz, Sataple, Koç düzü ve Didigola yaylalarını kapsıyordu. Tepenin sağ tarafındaki yamaç ise bir taraftan Tar deresi Şelalesini ve devamındaki Loldeçur ve Ombole yaylalarını veya yeni adıyla Kaçkar yaylalarını ihtiva etmekteydi.

Gezebilmek için uygun havayı ve şartları bulmak gerekiyordu. Çünkü planlayarak gittiğim bir çok yerden duman ile geri dönmüştüm. Hava şartları benim planımı değil kendi müsaadesini beklemekteydi. Bugün yarın derken kısmet 2014 yazınaymış.

Bu gezilerimde bana eşlik eden tüm refakatçilere çok teşekkür ederim.
Sizler olmasaydınız ben buraları gezemezdim.

1.ROTA; MASELEVAT VADİSİ, KOMATTİ VE EĞRİSU YAYLALARI

Maselevat Vadisi ve devamındaki Komatti ve Eğrisu yaylaları benim çok uzun zamandır görmeyi planlamaktaydım ama sürekli ertelenmekteydi. Havanın mükemmel olduğu bir Ağustos gününde, İdris Lütfü Melek ve ben, mihmandarımız Yavuz Günay'ı yanımıza alarak yollara düştük.

Topluca köyünden yukarı çıkmaya başladık. İlk vardığımız yer Çamlıhemşin'e 13 km mesafede olan İsina tepesiydi. İsina tepesi; 1387 m yüksekliğinde tam bir dört yol ağzı. Bir yol topluca Köyünden diğeri ise Çayır düzü köylerinden gelmekte, bir yol Maselevat'a giderken, diğeri ise Koç düzü ve Didigola'ya gitmektedir.

Biz Maselevat tarafına yola çıktık.  Bu vadi bir müddettir Bal vadisi diye tescillenmiş Topluca köylülerinin himayesindeki bir vadidir. Daha evvel Topluca köyünün yanında 3 pare köy denilen Mikron, Kavak ve Sırt köylerinin de kullanımında olan arazi daha sonra Topluca köylüleri tarafından satın alınmış ve bir Mezra alanı haline getirilmiş. İnanılmaz dik bir vadi Maselevat. Ayrıca içerisinde bir çok yerleşim birimi ve hepsi de içlerinde onlarca ev barındırmaktadır.

     
ÇOPUNİ ŞELALESİ ZİSTO KÖPRÜSÜ KURİKASTA KÖPRÜSÜ

Yol üzerindeyken ziyaretini planladığımız ilk yer bir köprü. Bu köprü için rotamızı bozup yaklaşık 1 km yolun dışına gitmemiz ve sonrada 15 dakika yürümemiz gerekiyordu. Bu köprü Kurikasta Köprüsü.  orada bulunan bir kişi vasıtasıyla köprünün eskiden kitabesinin bulunduğunu ve o kitabeye göre 1892 yılında Muhammet Kestioğlu Usta tarafından yapıldığını öğreniyoruz.  Aynı usta Makrevis Köyündeki Dudi konağını da yapan ustaymış.

İkinci geldiğimiz nokta ise vadinin en altında bulunan bir köprü. Buraya gelebilmek için tam 23 km yol gelmemiz ve 720 metreye inmemiz gerekmişti. Burada bir köprü ve şelale bulunmaktadır. Eski Köprü hemen araba yolunun üzerinde bulunan diğer köprüden gözükmektedir. Adı Zisto Köprüsü.  Diğer görmemiz gereken yer ise bir Çopuni Şelalesi. Bunun için ince ve dik bir patikadan yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüş yapmamız gerekiyordu fakat gene de Şelalenin yanına kadar inme şansı bulamıyoruz ve  karşısından ancak görebiliyoruz. Aslında büyük bir şelale fakat doğal tabiat örtüsü içinde şimdilik güzel bir poz vermiyor bize.

Yola devam ediyoruz ve bu sefer köprüyü karşıya geçip indiğimiz gibi tırmanmaya başlıyoruz. Yolumuzun üzerinden önce Zibortçi Şelalesi var. Daha sonra Çetekalevi şelalesini de geçip 35 km sonra Komatti Yaylasına geliyoruz. Komatti yaylası 1413 m yükseklikte klasik bir orman mezrası. Yapılaşma yoğun olmasa da yaklaşık 50 hanelik bir ev sayısına ulaşılmış durumda. Ufak tefek bazı iğreti evleri saymazsak genelde ahşap yapılaşmaya dikkat edilmeye çalışılmış güzel bir Mezra.

   

Yolumuz buradan Eğrisu yaylasına doğru devam edecek.  İlk geldiğimiz noktada hemen yol kenarında çok güzel bir şelale olan Çarkıruba Şelalesini görmekteyiz.  

Buranın devamı Eğrisu Yaylası veya Lazca adı ile Sariğule yaylasına gitmektedir.  Eğrisu Yaylası tam yaylacılık için düzenlenmiş bir yayla. 2063 m. yükseklikte ve vadinin tam ortasında yer alıyor. Toplucalıların yaylası olan Eğrisu, 5 tanesi sağlam  gerisi sadece ocaklık ve yıkıntılardan ibaret 15 haneden oluşuyor. Bizleri orada yaylacılık yapan Hafız Çorbacının yanına götürüyorlar. Hafız amcanın mükemmel keçi sütünden yapılmış ayranını içip yaylayı geziyoruz.

       



Yarım saat yaylayı dolaştıktan sonra Komatti yaylasına geri dönüyoruz ve piknik yapan Haydar Bergel, Ömer Bergel, Rıfat Sarıoğlu, Osman Çorbacı, Kemal Sarıöz ve Galip Sarıöz'den oluşan gurupla beraber onların beraber konakladıkları eve geçiyoruz. Dereden tuttukları alabalık ile bizlere mükemmel bir ziyafet veriyorlar. Yer dumanının yavaş yavaş görüntü ve çiseyi getirmesi üzerine bir an evvel dönüş yolculuğuna başlıyoruz.

Bu rotamız boyunca çok güzel köprüler, Şelaleler ve Yaylalar gördük. Toplucalılar'ı çevreye duyarlılık konusunda hassas gördük. Kendilerine ve bu seyahatimizde emeği olan herkese çok teşekkür ederiz.

2. ROTA; TATSİKERİ, PİMPİLONA, BOĞAZ, SATAPLE, KOÇDÜZÜ VE DİDİGOLA

Rotanın birinci ayağında vadi içerisinde kalan yerleri gezmiştik. İkinci ayağından ise vadinin sağ yamacındaki yaylaları gezecektik. Fırtına Turizm'den Arif Kesicinin "Seni ben götürürüm Koç düzü tarafına " söylemi benim hemen hazırlıklara başlamama sebep oldu. Sabahleyin Ben, Arif ve Hasan Bergal ile beraber yayla gezintimize başladık.

Hava gezi için mükemmel. Yola çıktıktan sonra Topluca köyü içerisinden geçip daha evvel de çıktığımız İsina tepesine bir solukta geldik. Bu sefer yolumuz Maselevat girişinin sağından giden yokuşa dayanmıştı. Yokuşa tırmanmaya başladık. Bir orman içerisinden yavaş yavaş tırmanmaya başladık ve İsina tepesinden 4,5 km sonra Tatsikeri Yaylası'na ulaştık. Toplucalıların kullandığı küçük bir Mezra olan Tatsikeri; tam tepede her tarafa mükemmel bakışı olan çok güzel bir alanda kurulmuş. Biraz sohbet, biraz fotoğraf derken tekrar yollara düştük. İkinci durağımız ise Pimpilona Yaylası. Yayla Bir taraftan Maselevat vadisini görürken diğer taraftan Halalıların Meğvor Vadisine bakmaktaydı.

   
TATSİKERİ  PİMPİLONA

 İsina tepesinden sonra 10 km sonra ulaştığımız yaylanın adı Boğaz Yaylası. Tam bir boğazda yer alıyor.  Bir tarafı Komatti yaylasını diğer taraf ise Meğvor Vadisi ve onun Mezralarını görmekteydi. Boğaz Yaylası; Dikkaya, Güllü ve Behice köylerinin ortak kullandıkları bir yayla. Arifinde evinin bulunduğu bu yaylada biraz mola verdik.  Eski Dikkaya muhtarı ..........yanımıza geldi. Biraz sohbetten sonra tam boğazın önünde olan evinde bir fotoğrafını çekmek istedim. Eşi de oralardaydı. Eşine gel beraber çektirelim dedi ve bana dönerek belki bizi barıştırırsın diye ekledi :) Barışmalarına inşallah bir katkımız olmuştur.

    
BOĞAZ YAYLASI ESKİ DİKKAYA MUHTARI


Boğaz yaylasından sonra yavaş yavaş Samaile dedikleri bir alana doğru yükselerek gitmeye başladık.  Manzara hakikaten mükemmel. Yokuşun tam tepesinde Sataple Yaylası bulunmaktaydı. Sataple Yaylası dağın iki tarafına yayılmış durumdadır. Bir taraf tam karşıda Huser Tepesini görmekte diğer taraf ise Komatti'yi yukardan izlemektedir..

Sataple den sonra o bölgenin en büyük yaylası olan Koç düzü Yaylasına gelmiş bulunmaktaydık.

2342 metrede kurulmuş bulunan Koç düzü; binaları ve yoğunluğu ile bence artık yaylalıktan çıkmış bir yerleşim yeri haline gelmiş bulunmaktadır. Yaklaşık 350 - 400 evden bahsediliyor. Çarpık yapılaşmanın her şeklini görmek mümkün. Yaylanın hemen yanında bulunan Adalı göl aslında çok enteresan bir yer. Göl üzerinde hareketli Adacıklar var ve insanlar bunun üzerine çıkabilmekteydi.

       

Koç düzünde bir mola verdik. Bizi oranın tek pansiyonu olan Adalı göl Pansiyonun sahibi Yaşar Alyar ağırladı ve pansiyonunun o güzel atmosferinde yapılmış olan lezzetli yemeklerimizi iştahla yiyerek çaylarımızı içmeye başladık. Koç düzü yaylasını;Çayır düzü, Dikkaya, Behice, Güllü köyleri ile Dik kayadan zamanında Ardeşen'e yerleşmiş Şengül köyünden bir kaç aile kullanıyor.

Koç düzünden sonraki durağımız ise son yayla olan Didigola Yaylası. Didigola'ya giden yol adeta E5 niteliğinde geniş bir hale gelmiş bulunmaktadır. Yolun sol tarafında bir yaya yolu Nozona Yaylasına doğru gitmektedir. Bir burnu döndüğümüzde Didigola Yaylası karşımıza çıkmıştı. İsina tepesinden tam 23.8 km, Çamlıhemşin'den ise tam 37 km sonra Didigolaya nihayet ulaşmıştık. Didigola 2385 metre yüksekliğinde ve bir çanak içerisindeki yapısıyla adeta Samistal yaylası görüntüsü vermektedir. Yayla  Toplucalılara ait olup hala eski yayla değerlerini muhafaza eden bir görüntü içerisindedir. Mevsimin artık geçiyor olmasından dolayı açan beyaz "Yayla göçüren" çiçekleri yavaş yavaş her tarafı sarmaya başlamıştı. Eski evleri, ortadan akan deresi ile tam bir yayla görüntüsü çizen Didigolaya bayıldım.

   

 

3.ROTA; LOLDEÇUR, MİÇİLO VE KAÇKAR YAYLALARI

Serimizin üçüncü gezisi Huser Yaylası ve onun arkasında yer alan vadiye inip Loldeçur ve onun yukarılarında yer alan kimilerine göre Miçilo denilen kimilerine göre Ombole denilen ve şimdi Aşağı ve Yukarı Kaçkar diye nitelendirilen yaylalara gitmekti. İlk gün bir vadiyi ziyaret etmiş ve Komatti taraflarına gitmiştik. İkinci sefer o vadinin sağ tarafında bulunan tepelere Didigola ile ulaşmıştık ve bu seferde o tepenin sağ tarafındaki vadiye inip diğer yaylaları gezecektik.

Kadroda benim dışımda İdris Lütfü Melek, Necdet Birgül ve o bölgeleri avucunun içi gibi bilen İbrahim Topal vardı. Yol Ayder'i ve az ilerisindeki Ğunç denilen yeri geçtikten hemen sonra sola doğru Avusor - Huser tarafına dönmektedir.  Dönüldükten sonra okları takip ederek Huser Yaylasına ulaşabilirsiniz. Huser büyük olmayan yaklaşık 10 -15 evlik bir yayla. Açaba ve Çingit köylerinden gelenlerin yaylacılık yaptıkları bir yer.  Tam tepe noktası ise 2410 metreyi göstermektedir.

Huser Yaylasının sırtında çok güzel çay içilecek bir yer yapmışlar. Bekir Numanoğlu'nun işlettiği bu yerde çaylarımızı içtik ve tekrar yola koyulduk. Yapımı süren ve adına yeşil yol denecek olan yol ile beraber biraz gittikten sonra biz aşağıya doğru yaylalara tekrar rotayı çevirdik. Biz yavaş yavaş vadiye doğru inişe başladık.. Yol pek işlek bir yol değil. Mevsim değişimi olduğundan ve pek aşağılara inen olmadığından dolayı her yer Kırmızı (Frambuaz)  ve Siyah böğürtlen ve adına Likapa dedikleri fakat aslında Çoban üzümü olan Meğovağh ile dolu. İbrahim bir ara arabayı durdurdu ve oturduğu yerden Meğovağh yemeğe başladı. Yol adeta meyve kaynıyor. Elimizi uzattığımız dal avuç dolusu meyve sunuyordu bizlere.  Nihayet alt yol ayrımına kadar indik. Sol tarafa doğru 400 metrelik mesafede  Loldeçur dedikleri Mermanat'lıların gittikleri bir Mezra var. Pek işlek olmasa da vadi içinde kalan güzel bir Mezra Loldeçur. Daha sonra yol ayrımından sağ tarafa Miçilo'ya doğru hareket ettik.



Yol ayrımından yaklaşık 2.5 km sonra Miçilodaydık.  Özellikle yol ayrımından Miçilo'ya kadar olan yol çok bozuk. Çamlıhemşin de gitmedik yer bırakmamış olan bir kişi olarak en kötü yol ilan edebilirim. Adeta kayadan kayaya atlayarak Miçilo'ya ulaştık..

Miçilo veya Ombole yaylaları Tar deresinin üzerinde yer alıyor. O vadi sizi önce Loldeçur'a , daha sonra Ombole yaylalarına getiriyor. Yeni ismi Kaçkar olarak haritalara işlenen ve Lazların Miçilo dedikleri bu yaylanın üzerinde ayrıca bir üst yaylası daha mevcut. Vadiye yukarı doğru bakınca bir gün evvel geçtiğimiz Sataple yaylasını ve orada yer alan tek tük ambarlıkları görmek mümkün. Sağ taraf ise Huser'e çıkan yol. Yolu devam edip gitmeniz halinde yol sizi aşıtlarla Avusor veya Koç düzü yaylalarına götürebilmektedir.

     
     

Arabadan indiğimizde Miçilo derenin karşı tarafında olabildiğince uzanmaktaydı. Kimse olur mu diye kendi kendimize sorarken sığırları ve çobanlık yapan iki kişiyi gördük. Dereyi karşıya geçtik ve yaylanın iç bölümlerine gitmeye başladık. Yaylada sadece çobanlık yapan iki kız vardı. Biraz sohbet ile neredeyse akraba çıkacağımız kızlar sağ olsunlar bizlere mehovağh reçeli ve Şarkum turşusu getirdiler. Rejimde oldukları için maalesef ekmeğimiz yok dediler :)

Miçilo veya A. Ombole Yaylası Çingit, Mermanat ve Açabalıların gittiği bir yayla. Takribi yürüyerek bir saat yukarı mesafede Y.Ombole veya Y.Kaçkar Yaylası mevcut. Bu iki yaylayı da aynı köylüler kullanıyor. Havanın müsaitliği ile meyvelerimizi dallarından toplayarak yavaş yavaş geldiğimiz Huser yaylasına geri döndük.



Önceki DAĞ PİKNİĞİNE DAVET...
Sonraki TULUM İLE HORON