KALELİ NOKTA HALA

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 3.SAYI
  • 110
Yazı Boyutu:
Yazdır

KALELİ   NOKTA   HALA

 

Nokta Hala destanı yöremizin en çok çalınan, söylenen ve maalesef kültür erozyonuna uğramış destanlarından bir tanesidir. Genelde Ahmedim diye çalınıp söylenen bu destanın orijinal adı, Kaleli Nokta Halanın destanıdır. Nokta hala bu destanla birlikte hayatında hiç gitmediği yerlere gitmiş gösterilmekte ve hiç yaşamadıkları yaşanmış olarak anlatılmaktadır. Öz Türkçe olarak söylenmiş olan bu destan Lazcaya bile çevrilmiştirBir akrabası olarak bu destanın kahramanı olan Nokta halayı ve oğlu Ahmedini birde benden dinlemenizde fayda görmekteyim.

KALE İ BALA...

Rize-Çamlıhemşin'in eski adı Kale i Bala olan Kale Köyü,  Kaçkar sinsilesinin bir devamı ve Çamlıhemşin'le İspir sınırını teşkil eden TATOS Dağı'nın eteklerindedir. Çamlıhemşin bölgesinde iki kale bulunmaktadır. Bunlardan biri Zilkale, diğeri ise eteklerinde kurulu köylerden birisine adını vermiş ve anlamı yukarıdaki kale olan Kale i Bala'dır.  
Kale i Bala, tarihi eski camisi ile bilinir ve Kale i Bala'nın bütün yöresi boyunca katıksız saf bir Türkçe konuşulur. Burada yaşayan kişilere de Kaleliler denilir.

NOKTA HALANIN ADI AYŞE'DİR...

Nokta Hala da bu köyden olup, asıl adı Ayşe'dir.  1843  (Rumi:1259 )  Kalede doğmuştur. Haşiloğlu ailesinden Cevahir ile Hamide'nin kızıdır. Aynı köyden Ezizoğullarından İsmail ile evlenmiş ve bu evlilikken üçü kız biri erkek dört çocuğu olmuştur. Çocukları; Ahmet, Havva, Emine, Hacer' dir.

 
 Fotoğraf: Cevdet Yılmaz'dan alınmıştır. Kendi ifadelerine göre Ahmet ve Amcazadesi Şahinlerin Ali

Yirmi yaşında dul kalan Nokta Hala her Hemşin kadını gibi bir daha evlenmek istemez, kaderine razı olur ve kendini çocuklarına adar. Gurbet; yöre kültürünün ana temalarından biridir. Yörenin, geçim kaynağı olarak imkanlarının çok kısıtlı olması nedeni ile, her ailede yetişen gençlerden birisinin veya birkaçının gurbete gitme ve burada kazandıklarını ailesine gönderme zorunluluğu vardı. Her genç gurbet çağına gelince gurbette tanıdık bildik birinin yanına yollanırdı. Kırım; gurbet adreslerinden en bilinenidir (hele de bu destandan sonra).

Kırım gurbet gemisi açıkta beklerdi. Yolcular kayıkla gemiye ulaşırlar ve her kalkış ta geminin borusu çalardı. Alır giderdi yolcuları, hasretleri geride bırakarak.

Genç yaşta dul kalmış ve evlatları da küçük olan Nokta Hala ,Ahmedini büyütüp gurbete yollamak için, bütün şefkatini, fedakarlığını seferber eder, İnanılması zor güçlüklere göğüs gerip yoksulluğu, sabır ve kanaatle geçiştirmeye çalışırdı. Onikili yaşlarına gelen Ahmedini gurbete yollayan Nokta Hala,  yaşama üç kızı ile tekrar dört elle sarılır. Her gelenden haber sorar. Oğlunu ve gurbet hayatını merak edip durur.

AHMET KİROVA'DA...

Ahmetin ise gurbet hayatı, Halalı (Çamlıhemşin’in bir köyü) hemşerisinin yanında 4 yıl sürer. Onuruna düşkün Ahmet patronu ile kavga etmiş, çok kısa süreli de olsa hapis yatmıştı. Üzüntüsünden hapis'te Verem hastalığına yakalandığı sanılan Ahmet (özellikle Nokta Hala böyle yorumlamaktadır) memlekete hasta döner ve bu amansız hastalıktan kurtulamayarak ölür.

Eşini genç yaşta kaybeden Nokta Hala, oğul acısını uzun süre yüreğinde hisseder ve hayatının kalan süresinde; Yürüdüğü, oturduğu, işini yaparken ne ile ilişkili ise o konuyu işleyerek acısını dörtlükler halinde dile getirir. Bu da zaman içerisin de dilden dile dolaşır ve günümüze gelir.

Nokta halanın aralıklarla söylediği bu destanı ilk kaleme Haşil Hafız'ın aldığı bilinmektedir. Babası tarafından kaleme alınan bu destanın Hasan Basri Albayrak'ta eski Türkçe ile yazılı olduğu bilinmektedir.  Nokta halanın söylemlerinden ancak 55 kıtasının yazılı olduğu, fakat orijinalinin kaç kıta olduğu bilinmemektedir.

Halam Emine Aydil'den ve Hemşin'i araştırmayı seven Av. Nihat Sel'den ek bilgiler de aldım. Kardeşi Çata evli olan Nokta Hala bazen Çat Köyüne lahana toplamaya gidince şöyle bir deyişi de varmış;

Merağumden öz canumden bezerum,
Abdal gibi sokak sokak gezerum,
Kalem olup dertlerumi yazarum,
Elleri üstüme güldürdün felek.

Canbaz Cevdet (Cevdet Yılmaz) ile yaptığım bir sohbette (Ocak-2003) annesinin yengesi olan Nokta Hala'nın evlerinde kaldığını hatta Ahmet Kirova'dan hasta dönünce, Pazardaki evlerinde öldüğünü belirtti.
Bir gün kız kardeşi hakkında dedikodu olduğunu ve anası Nokta Halanın buna üzüldüğünü görünce kaynağını öğrendiğime çok sevindiğim şu dörtlüğü söylemiş;

Bir karakuş ağlayi,
Taş vurmuş kanadına,
Ağlama karakuşum,
Duşmanun inadina..

Ahmet’i öldükten sonra bazı suları içmeyen, bir kısım meyveleri yemeyen Nokta Hala, öldüğü vakit tahminen 75 yaş civarındaydı. “Iki kat” denecek şekilde beli büküktü.
Ahmet’i için söylediklerinde kendi hayatı ve hayat felsefesi de saklıdır. İşte bu destandan bazı kıtalar;

Tam yirmi yaşında aldı eşimi,
Deryalara kattım bu göz yaşımı,
Kimler kabre indirecek leşimi (cenaze),
Kuran okuyanım yoktur Ahmet’im.

Dedim, “ölüm olmaz”, hastalık şaka,
Meğer Azrail’e vermiştin yaka,
Yetim kızlarıma kim olsun arka,
Senden sonra arkam yoktur Ahmet’im.

Gülüm soldu, dolu vurdu bostana,
Benim derdimi yazın destana 
Haber sorsam Hala’daki ustana
Acep meraktan mı öldün Ahmet’im.

Çiçekli Yaylalar topraklı, taşlı,
Eyvah, ben gezerim gözlerim yaşlı,
Eller gelin eder kutnu kumaşlı,
Senden sonra gelin görmem Ahmet’im.

 Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 3. Sayı Sayfa; 68

Önceki DEVLET KONSERVATUARINA TULUMLA GİREN ÖZGÜR PARLAĞI...
Sonraki FIRTINA VADİSİ SANAT VADİSİ OLUYOR...