Bölge Şairimiz ŞÜKRÜ DUMAN

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 7.SAYI
  • 186
Yazı Boyutu:
Yazdır

TORUNUNUN ANLATIMIYLA ŞÜKRÜ DUMAN

DEDEM ŞÜKRÜ DUMAN

 

Nuriye Güven Kalaycıoğlu

 
Yukarı sıra sağdan üçüncü kişi Şükrü Duman Çinçiva’da arkadaşlarıyla beraber

Bölgemizin en büyük şairlerinde birisi olan, fakat yazdıklarına ulaşmanın günümüzde maalesef imkansız olduğu Şükrü Duman’ı, Kızı Ayşe Duman Güven ve torunu Nuriye Güven Kalaycıoğlu ile görüştük.
Aslında baba kızı da ayrı bir yazıda ele almak istiyoruz çünkü karşılıklı siyasi atışmaları çok güzel.
Önce Nuriye Güven Kalaycıoğlu dedesini anlatacak sonra da bulabildiğimiz şiirlerini burada yayınlayacağız.

   
 Nuriye ve annesi Ayşe  Kızı Ayşe Duman

Dedem Şükrü Duman, 1918 yılında doğup 1966 yılında vefat etmiştir.
Doğum yeri Çamlıhemşin’e bağlı Mollaveyis köyüdür.
Anası Miyase, Babası Rıfat tır.
ikisi kız olmak üzere üç kardeştirler.
Henüz delikanlı yaşında iken Vahide hanım ile evlenmiştir.
Bu evlilikten ikisi kız biri erkek üç çocuğu olmuştur. Kızlardan birisi vefat etmiştir.
Sağ olan kızının adı Ayşe Duman Güven ve oğlunun adı İbrahim Duman’dır.

HATIRALARIM

Dedemi hayal meyal hatırlıyorum.
Belki dört beş yaşlarındayken; Onu ocak başında yanan ateşin yanında otururken ve beni kucağına alıp severken henüz ki hatırlarım.
Anlatılamaz bir his.
Ömrüm boyunca tek bu kare zihnimde yaşamaktadır.
Bildiğim kadarı ile yazdıkları daha çok hiciv methiye güzelleme Tasvir ve destan tarzındadır.
Eski Türkçe yazdığı bir defteri vardı ama şimdi maalesef yok. Bu sebeple birçok eseri günümüze maalesef ulaşamamış ve kaybolmuştur.
Dedem resmen bölgemizin bir Halk şairiymiş.

Foto 2. Nuriye ve annesi Ayşe

 

KIZI AYŞE ANLATIYOR
Bu yazıyı annem şair Ayşe hanım dan aldığım anekdotlarla yazacağım.
Kendisi Şükrü Duman’ın en büyük çocuğu olup şairlik genlerinden epey almıştır.

Anne babanı nasıl hatırlıyorsun?

Babam babasını daha bir yaşında iken kaybetmiş.
Evin tek erkeğiydi.
Kısa boylu zayıfça biriydi.
Çok keskin bakışları vardı.

Derin derin gözleri vardı...

Size nasıl davranırdı?

Bizi çok severdi.
Anam ile muhabbetleri çok iyiydi.
Evde şakacı şenlikli biriydi.
Evimizde hiç huzursuzluk, kavga ve gürültü hatırlamıyorum.
Anam da babama çok hürmet eder ona hizmette kusur etmezdi.
Çok iyi bir ilişkileri vardı.
Hatta şöyle söyleyebilirim; Babam anamdan gençti ya!
Babam da şair, Her tarafta birçok ahbabı vardı.
Tabii kadın ahbapları da vardı. Yine aynı civarlardan bir kadın babama aşık olmuş. Düşünün ki biz bile duyduk. Evlenmek istemiş fakat babam kabul etmemiş. Ben karımı ve çocuklarımı çok severim olmaz demiş.

Babana ait unutamadığın bir iki hatıra anlatır mısın?

Güz mevsimiydi. O zamanlar bahçelere mısır ekilirdi. Yabani hayvanlardan korumak için Kalifler var bahçelerde. Bu kalife gidince gece kalınır ve sabaha kadar yabani hayvan girmesin diye ses çıkarılır, haylanır ve çang çekilir.
Bir akşam küçük bacımla beraber kalifde kalmaya biz heves ettik. Babamdan izin aldık ve gittik.
Melike bacım meğer bilmeden babamın sigaralığını oyuncak niyetine almış yanına.
Babam gece yarılarına kadar uyumazdı ve kötü tiryakiydi, gece yarılarına kadar çay ve sigara içerdi.
Hatta arada bir geceleri eski türkü. şiir yazdığını da görürdük.
O gece de kalkmış aramış fakat sigaralığını bulamamış.
E adam tiryaki ve çok sinirlenmiş.
Ertesi sabah sigaralık bacımda çıktı.
Bütün sinirine rağmen bize dedi ki;
Aman ha bir daha benim sigaralığıma dokunmayın emi evlatlarım.
Bir daha kimse onun sigaralığına dokunmadı...

Bir de; Palovit yolunda zerdeve kapanını kollarken ayı kapanına düşmüş. Uzun saatler boyunca mücadele etmiş fakat çıkamamış. Geç kalınca teyzesinin oğlu kuşkulanıp arkasından gitti. Onu kapandan kurtarmış. Daha doğrusu babamın hayatını kurtarmıştı. Eve getirdiklerinde acılar içinde kıvranıyordu. Çok korkmuştuk ve üzülmüştük. Bir ay kadar yataktan kalkamadı.

 Anne senin bir de dedeme karşı bir sataşman var. Çok kimse bunu biliyor ama burada anlatmak ister misin?

Evet. Köye yeni araba yolu açılıyordu
Bizim evin tam karşında çalışma yapıyorlardı. Taş makineleri çalışıyor. Zaten hepimiz çok heyecanlıyız. Evimizin kapısında hep beraber oturmuş seyrediyorken aklıma atma türkü atmak geldi ve dedim ki;

Geldi taş makinasi,
Deliyor büyük taşı.
Yaşasın Celal Bayar,
Halk Partisina karşı.

 Babam çok keyiflendi ve güldü.
Vay Eşşoğlueşşeği!  Bana kimse karşı gelemedi de kızım geldi! dedi.
Babam Halk partiliydi. Bunu bildiğim için ona sataşmak istemiştim.

 Anne, dedem ne işlerle uğraştı?

Bir dönem bohçacılık yaptı. Köy köy dolaşırdı.
Bir dönem tahta biçip sattı. Kütükçülük yaptı.
Bir sefer Kara dediği Kürdoğluna, kütükçülük yapıyor.
Bir seferinde aralarında kütük   sayısında   bir anlaşmazlık olmuş.
Hemen türküsünü atmış;

Kara kütüklerimi,
Üç tane noksan saydı,
Bende kısa kesmiştim,
Gene Kara ya kaydı.

Bir ara da teyzesinin oğlu ile zerdeve, sansar avlayıp derisini satıyorlardı.
Çok sosyal biriydi. Kadın, erkek çok ahbabı ve seveni vardı.
Mesela Çinçiva köyünde Lazaloglu Lütfiye hala vardı. Çok ahbaplardı.
Bir gün yolda karşılaşırlar ve Lütfiye hala türküsünü atar ve der ki;

Gene nerden gelirsin,
Yalan dünya aşığı.
Babam hemen cevap verir;
Sen de nerden gelirsin,
Dünyanın bulaşığı.
Babam herkesle haşır neşirdi...Geceleri komşulara, akrabalara sohbete çok giderdi.

Dedem içer miydi?

Evet içerdi. Sıklıkla içerdi ve içince de çok neşeli ve konuşkan birisi olurdu. Dedem namaz kılar mıydı?
Kuranı ezbere okurdu fakat namaz kıldığını çok seyrek gördüm.
Bu konuda soranlara ise o meşhur cevabını vermişti;

Öğlene, İkindiye evde bulunmam,
Akşamı, Yatsıyı da yorgun kılamam,
Sabah namazındaysa, yat SÜKRÜ DUMAN.

Evet Yat ŞÜKRÜ DUMAN.  Nurlarda yat.

KIZINDAN BABASINA ANMA

 Gaz lambası yakarak,
Yazardı şiirleri,
Şimdi dünya ışıklı,
Görmedi bu günleri.

Şükrü nün şairliği,
Gitti boşu boşuna,
Bilmem dünya malını,
Kim götürür peşine.

Bazen şiirlerini,
Yazardı zaman zaman,
Yaş elliye varmadan,
Göç etti Şükrü Duman.

Babam şairliğinden,
Biraz da bana vermiş,
Dünya yalandır yalan,
Bu dünyadan kim doymuş.

Çok koyu çay içerdi,
İçkisi de peşine,
Kütükçülük ederdi,
Yüksek dağlar başına.

Yaşım seksen beş oldu,
Ama kafam yerinde,
Az bir zaman geçirdim,
Ben babamın evinde.

Yazardı şiirleri,
Söylerdi tatlı tatlı,
Benim görüşüm öyle
Babalar çok kıymetli.

Tahta biçip satardı,
Var idi kol hızarı,
Köyde çalıştı ama,
Erzurum da mezarı.

Kapana düşürürdü,
Ormanda Zerdeve yi,
Zerdeve yi satarak,
Kazanırdı parayı.

Babamda şair idi,
Ben de onun kızıyım,
Böyle görmeyin beni,
Anasının gözüyüm...

Ey gidi babam benim,
Erken terk etti beni,
Her daim hatırımdasın,
Babam unutmam seni.

Şükrü nün çocukları,
Bir kardeş iki bacı,
Kalmışım tek başıma,
Ağlarım acı acı.

Bu yalancı dünyada,
Çok ararım babamı,
Arasam da bulamam,
Babam gibi adamı.

Kızı Ayşe Duman


ŞİİRLERİ, GÜZELLEMELERİ VE TAŞLAMALARI

Şükrü Duman’ın bir deftere eski Türkçe ile yazdığını biliyoruz ama maalesef defterine ulaşmak mümkün olamadı.
Bulduğumuz şiirleri ise ya dergi sayfalarında veya bir yerde not alınmış şekilde olduğu için bazen eksik veya fazla olduğunu da gözlemlemiş bulunuyoruz.
Şayet aynı şiirin ilave kıtalarını da bulmuşsak ilavesini de yapmış bulunuyoruz.

Büyük selin ardından  Çinçiva köyü Merhum Hakkı Memişoğlu’na bir kıta

Sen iyice yaşlandın,
Yolun sonuna geldi,
Yıkamaklığın da kolay,
Dere yanına geldi.

HEMŞİN GÜZELLEMESİ

 Duman der ki Elevit in güneşi,
Yağcı der ki Çat ın bulunmaz eşi,
Çele Ensar der ki çok havadardır,
Bizim çinçivanın Salı güzeldir.

İbran Osman der ki Sal solda kalır,
Uzundur yokuşu at yolda kalır,
Hem güzeldir hem de araba gider,
Ayder’in yeşili alı güzeldir.

İbran Osman der ki böyleymiş kader,
Küçük kaza büyük Hemşin e yeter,
Hem güzeldir hem de araba işler,
Ayder in yeşili alı güzeldir.

İzzet Akçal der ki doğrudur sözün,
Biz de Hemşinliyiz bizi de yazın,
Niçin demezsin kör olsun gözün,
Bizim Senozun da balı güzeldir.

Gobal Nazmi der ki bizim Salvizan,
Bugün fenne göre verilmiş düzen,
Falcı kadın maval okur çok zaman,
Diyorlar ki onun da falı güzeldir.

Hasımlık yok olsa bile binde bir,
Adam vurulmaz ki kazılsın kabir,
Efendilik bahri muhiti kebir,
Bu Hemşin in bütün hali güzeldir.
Uzun konuşursak ne günleri var,
Emsali bulunmaz düğünleri var,
Topluca göçü olur bir günleri var,
Gelinin başında şalı güzeldir. 

Duman derki kırkbeşinde atarım,
Kalem ile derdi derde kattarım,
Çoban derki ben çadırda yatarım,
Bizim çobanın kavalı güzeldir.

Binlerce memuru yalnız Senozun,
Bu eserlerimi tarihe yazın,
İsmini biliriz ördeğin kazın,
Hakikate kurban verenlerdeniz.

Şükrü Duman der ki bu başta gelir,
Biz hep ileriyi görenlerdeniz,
İstanbul da Darülfünun yok iken,
Hemşin de Rüştiye kuranlardanız.

İlkönce medrese bayrağı dikip,
Hemşin de müderris tohumu ekip,
Gidip Rusiye den altını çekip,
Nikola dan haraç alanlardanız.

 

 ŞEMİK’İN DESTANI

Elevit çimenin kurudu ama
Şemik’in denkleri yürüdü ama
Köyünde emekleri çürüdü ama
Burada öterdi kavalı Şemik’in.

Elevit’te güzel yerdi içerdi
Yaylalardan yaylalara göçerdi
Yayla sularından soğuk içerdi
Ülkeden gelirdi balı Şemik’in.

Hiç bir yer kalmadı harmanı sattın
Artık Elevit’de dört cihar attın
Öyle anlaşıldı temelden gittin
Ladik’e döndü yolları Şemik’in.

Nerde bulur böyle lezzetli tadı
Elevit’de kaldı Şemik’in adı
Böyle geçinmezdi Kaymakam, Kadı
Üzerinde güller vardı Şemik’in.

Yanını vermiştin Karunç taşına
Seyrederdin yaylaların başına
Harun der ki gittim altmış yaşına
Bugün satılıyor malı Şemik’in.

Araziler parça parça satıldı
Yayla merze birbirine katıldı
Harun Efendi’nin dili tutuldu
Burada güzeldi hali Şemik’in.
 HEMŞİNLİ

Mektebimiz yok idi görmedik medreseyi
Araba nasıl şeydi, kim görmüştü şoseyi
Yurdun her köşesinde dolaştın piyasayı
Hem okudun hem yazdın, şöhret alan Hemşinli.

Adım adım ilerler gözü münevverlikte
Cihanda emsalin yok misafirperverlikte
Çok babalar kaybettik büyük seferberlikte
Sebilikden büyüdün dile gelen Hemşinli.

Arkadaş uzun sürer tarif etsem sıradan
Bizim ecdadımızın mürekkebi çıradan
Düşmüş yola yürümüş gurbet ele karadan
İlk önce ticareti bulabilmiş hemşinli.

Gençleri hep yetişmiş kilim demez halıya
İhtiyacımız yoktur Kaymakama Valiye
Bütün dairelerden binlerce sandaliye
Her yerde memuriyet olabilen Hemşinli.

Arkadaş dikkat ede şairin sazı değil
Şükrü Duman konuşur bildiğin yazı değil
Dolaştık her tarafı Karadeniz’i değil
Bugün bahri muhite, dolabilen Hemşinli

ELEVİT DESTANI

 Eksik olmaz kara duman dağından
Çiçeğin çimenin hoştur Elevit
Dört ay yazın lezzetinden doyulmaz
Sekiz ayın bütün kıştır Elevit.

Çok güzeldir eğriliğin, çamlığın
Arkan yalçın kaya taştır Elevit
Yiyenler memnundur senin yağından
Yaylalar içinde baştır Elevit.

Birçoğuna göre Ayder’e benzer
Şükrü Duman der ki Muş’tur Elevit
Gelir ot biçimi Ağustos ayı
Bir de o zamanlar hoştur Elevit.

Derelerin, ırmakların, göllerin
Yağmur yağar, hemen yürür sellerin
Ovitlerde açar beyaz güllerin
Kışın her tarafın hoştur Elevit.

Senin hani Kortap denen yerin var
Köprü ayağında keçi perin var
Köyün karşısında bir de Ser’in var
Bilmem ki tarihin kaçtır Elevit.

Ovagma Irmağı, yıldız maduni.
Sorup öğrenmişim birçok adini
Yaylada duranlar bilir taduni
En nihayet sonun boştur Elevit

Çamlığın yanında ne güzel durmuş.
Güzel yapıların çok ömür sürmüş
O akşam güneşin bana da sarmış
Şairliğim sana eştir Elevit
 Hevnitel, Sütmikel, Şortanın Başı
Dünyayı seyreder Cevigen Taşı
Hakikat hoş olur akşam güneşi
Akıbetin sonun boştur Elevit.

Elevit’te kaldı Ali’yle Mehmet
Onlar da ot biçip çekmezler zahmet
Koca Elevit’in ruhuna rahmet
Hırsızlar yatağı oldun Elevit.

Gocgut, Uzunoluk, hey gidi Kortak
Sanki Yaradan’la olmuşum ortak
Kilise Sırtı’ndan Tafteni’ye bak
Ora gibi yalnız kaldın Elevit.

Gencal Mehmet Hakk’a tutmuş yüzünü
Şemik gidince kaybetti izini
Artık Elevit’in görme yüzünü
Ancak açık liman oldu Elevit.

Oçin Mahmut tutar taşaklarını
Hep yediler arpa başaklarını
Korucu tuttular uşaklarını
Gene hayvan ile doldu Elevit.

Dursun Ali katırını tanımaz
Korkusundan Atina’ya inemez
Bir haftada Elevit’e dönemez
Hakikaten yüzün soldu Elevit.

 

 Bozhalil İdris için yazdığı
VASİYET

Evlatlarım olsun ömrünüz uzun
Karşı viran kalsın Eroğ da sizin
İster ğozan kalsın istersiz kazın
Soldu mavi yeşil al benim için.

Ben sürdüm sürmedim geçti devranım
Ahirete döndü yolum kervanım
Ne ağacım kaldı ne de kavran ım
Gürgen de olmasın bal benim için.

Bu yolum uzundur giderim dönmem
Ahbaplarım için yanarım sönmem
Elevit e gitmem kırata binmem
Kırata olmasın nal benim için.

Mezarımı koyun yayın başına
Kahveyi içerdim çayda peşine
Rakıyı sorarsan bir bir peşine
Votka da olmuştu bal benim için
 TAŞLAMA ibran Osman’a

İbran evinki yandı
Üstü pastamı idi
Niye ateş yakardın
Karı hasta mı idi...

İbran evin ki yandı
Çıktın Kirazdan baktın
Tahsildarlık vaktinde
Kimin canını yaktın...

Bir gün indim Pazar a
Sordum ki İbran hani
Dediler para toplar
Ardahan il Van ı...

Erzurum a ki gittin
Erzurum kar mı idi
Çele Ensar orada
Sana bakarmı idi...

Üçyüz senelik evi
Birazda evvel yaksan
Epeyice topladın
Şimdi kravat taksan....

 

MENDERESE GÜZELLEME
 Kalemim hakikatçi, sözüm de mutlakçıdır,
İsmim Şükrü Dumandır, hem muhalefetçidir,
Her haksızlığı yazar, görtir ve dikkatçidir,
Elime bir düşmişsun Başvekilim, Menderes.

Kalmıştık yedi kilo olduk yirmibeş kilo,
Bir filo Tayyaremiz oldu yüzonbeş filo,
Evvelce yok mu idi bu ziyafet bu Balo,
Çalışmadılar dersek Çalışmışsın Menderes.

Üç Fabrikamız vardı şimdi de üçbin tane,
Yedi Şosamız vardı oldu yedibin tane,
Gözümüzün önünde Barajlar tane tane,
Artık Sultan Fatih’e ulaşmışsın Menderes,

Şehirler yavaş yavaş yapıldı düzen aldı,
Birçok haksızlıklar da terazi mizan aldı,
Boşuna konuşmaklar Halk Partisina kaldı,
Davran ve devam eyle, bulaşmışsın Mendereş,

Hep Vatandaş iş buldu iş sahası başladı,
Bir Kilimi olmayan evini nakışladı,
Tayyare postaları her tarafa işledi,
Artık Aya, Yıldıza yanaşmışsın Menderes.

Kuruttun Türkiye de bütün bataklıkları,
Unuttu mu bu Millet O dünkü yoklukları,
Hatasız insan olmaz, bazı eksiklikleri,
Sen de Halk Partisindan alışmışsın Menderes.

Beş kuruşa bir paket bulmak yoktu çaresi,
Bugün, günde içerim beş Kulüp sigarası,
Türkiye’nin bin lira oldu metrekaresi,
Bu dağ senin dağındır sen aşmışsın Menderes.
 Ne evinde bir akşam misafir durabilmiş,
Ne istirahat etmiş ne de oturabilmiş,
Senin gibi aleme kim cevap verebilmiş,
Hem derya Deniz oldun hem taşmışsın Menderes.

İtirazcı vatandaş bize bir cevap versin,
Bir Kilo Şeker yerdin şimdi yüz kilo yersin,
Benim aklım ulaşmaz her kim ne derse desin,
Bugün Başvekilliğe yakışmışsın Menderes.

Boğulan boğulmuştu boğanlar onu arar,
Millet esir olmuştu hep bunlar dünü arar,
Zenginler yüz çevirmiş fakirler seni arar,
Köylü ile el ele takışmışsın Menderes.

Derler ki küliçe yok iflas etmiş Türkiye,
Bugünkü Fabrikalar yapar yetmiş Türkiye,
Muhalifler de derki elden gitmiş Türkiye,
Halbuki doğru yola sen koşmuşsun Menderes.

Elbette biçecekler tohumu ekti Türkler,
Sen ne dersin arkadaş yokuşu çıktı Türkler,
Bugün Şükürler olsun, Çok zahmet çekti Türkler,
Çekirdekten yetişme hem pişmişsin Menderes.

Düzüldü Fabrikalar Bacalar sıra sıra,
Bizde ihracat tamam yaparız alavera,
İşi yoluna koydun daha düşmezsin dara,
Artık bu hususta da yetişmişsin Menderes.

 YEŞİL RİZE DERGİSİ SAYFALARI

   
 HEMŞİN DERNEĞİNE


ARDEŞEN İÇİN


Kaynak: Çamlıhemşin Dergisi 7. sayı Sayfa; 79

 

Önceki ERZURUMUN GÜZELYURT LOKANTASI
Sonraki KONFOR'DAN TAŞLAMALAR