FIRTINANIN YABAN YAŞAMI

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 5.SAYI
  • 135
Yazı Boyutu:
Yazdır

FIRTINANIN YABAN YAŞAMI

Genel olarak yaban yaşamı; bir yaşama muhitinde insan müdahalesi olmaksızın yaşayan bitki ve hayvan topluluklarının meydana getirdikleri bir hayat birliği olarak tarif edilebilir. Yaban hayatı denince; bugün Dünyada ve ülkemizde, daha ziyade tabii yaşama ortamlarında yaşayan balık, sürüngen, kuş ve memeli hayvanlar anlaşılmaktadır. Yani, yaban hayvanları denilen türler, tabii yaşama ortamlarında serbest olarak yaşayan ve evcil olmayan bütün hayvan topluluklarını içine almaktadır (1).

Kuşlardan memelilere, sürüngenlerden böceklere kadar yaban hayatı Fırtına Vadisindeki çeşitliliğin önemli bir parçasını oluşturuyor. Asya ve Kuzey Avrupa’dan gelen göçmen kuş türlerinin Anadolu’ya giriş kapısı olan bu coğrafya, özellikle havada süzülen yırtıcılar açısından önemli (2). 136 kuş türünün bulunduğu vadi, sakallı akbaba, kaya kartalı, huş tavuğu (dağ horozu), urkeklik, büyük dağ bülbülü gibi türler sayesinde uluslararası öneme sahip kuş alanı içinde yer alır. 1976 yılında yapılan bir sayımda çoğunluğu arı şahini, şahin ve kara çaylaktan oluşan 380000 yırtıcı kuş sayılmıştır (3).

Fırtına deresi ve yan kolları deniz alası, dere alası gibi endemik türleri barındırır. Bunun yanı sıra; tatlısu kefali, şiraz(siraz) balığı, karabalık, sazan, noktalı inci balığı, yağlıca balığı, bıyıklı balık, gökkuşağı alabalığı türleri de vadinin balık türlerindendir. Hem kara da hem de suda yaşamaları nedeniyle çevre şartlarında daha çok etkilenen iki yaşamlı türlerde vadide önemli bir yer tutar. Bern Sözleşmesine göre; koruma altına alınmış olan Kafkas semenderi, endemik Uludağ kurbağası, yeşil kurbağa gibi türler iki yaşamlılara örnektir. Sürüngenler için ise: Türkiye endemiği olan baran engereği yanı sıra, boynuzlu engerek, Hemşin yılanı, Artvin kertenkelesi, Gürcü kertenkelesi, yılan kertenkele örnek verilebilir. Vadideki tüm iki yaşamlılar ve sürüngenler Bern Sözleşmesine göre koruma altına alınmıştır. Endemik ve nesli tehlike altındaki kelebek türleri de vadi için önemli bir çeşitlilik unsurudur.

30 memeli türünün bulunduğu Kaçkarlarda; boz ayı, küresel ölçekte tehdit altında olan yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, kurt, vaşak, su samuru, kaya ve ağaç sansarı memeli türleri için örnek olarak verilebilir.

Yaban hayatındaki canlılık, çevre sağlığının mükemmel bir göstergesidir. Zira yaban hayatı, dengesi bozulmamış ve kirlilikten uzak kalmış ortamlarda varlığını sürdürebilmekte ve iyi gelişme göstermektedir (1). Alandaki bazı türleri nadir ya da hiç göremesek de mevcut durum halen daha alanın sağlıklı bir ekosisteme sahip olduğunu gösteriyor. Bu yapının korunması için milli park, sit alanları, yaban hayatı geliştirme sahaları ve uluslararası statüler belirlenmiştir. Ancak bu durum ne zamana kadar sürecek sorusu da koruma statülerine rağmen ,vadideki yatırımlarla birlikte kafamızda bir soru işareti olarak durmaktadır.

Doğu Karadeniz’in birçok önemli doğal alanları gibi Fırtına Vadisi de artık turizm ile anılmakta ve yatırımlar da bu yönde yapılmaktadır. Ancak bu yatırımlar ne yazık ki vadinin yapısına uygun olan ekoturizm şeklinde değil de daha çok geleneksel turizm yatırımları şeklindedir. Bu durumu özellikle yapılaşmalarda ve yol çalışmalarında görmekteyiz. Ekosistemin önemli bileşeni olan yaban hayatı açısından ise bu yatırımlar geri dönülemez yaralar açmaktadır. Örneğin yol çalışmaları yaşam alanlarını parçalama (fragmentasyon) ve yaban hayvanlarına sınır çizme açısından önemlidir. Yaban hayvanları sınır tanımaz ve bir bütün olarak geniş alanlarda yaşayabilmektedirler. Son yıllarda artan yol çalışmaları vadiyi adeta onlarca parçaya bölmüş ve yaban hayvanlarının dar alanlara sıkışmasına sebep olmuştur. Yapılaşmaların artması ve buna bağlı olarak yerli yabancı insan yoğunluğu da yine yaban hayatının dar alanlara sıkışma sebeplerindendir. Oluşan yaşam alanı parçacıklarında tür çeşitliliği azalmakta, türlerin birey sayıları ve bolluğu düşmekte ayrıca türler daha kolay av olabilmektedir. Gelişi güzel yapılan (ekoturizm adı altında) dağcılık, yürüyüş gibi turizm faaliyetleri ise su kaynaklarını kaynağından kirletmekte ve sucul canlıların yaşamlarını tehdit etmektedir.

Birkaç tehditten bahsettiğimiz alanda onlarca tehdidin olduğu çeşitli kaynaklarda ve araştırmalarda belirtilmektedir. Bu tehditlerin büyük çoğunluğu yaban hayatını doğrudan etkilemektedir. Buna bağlı olarak da ekosistem mantığı içinde tüm canlılar (bizler de dahil) zarar görmekte veya daha sonraki yıllarda zarar görecektir.

Fırtına Vadisinin yaban hayatı hem ulusal hem de uluslararası anlamda önemli bir zenginliği barındırmaktadır. Bu durum, vadinin bir başka zenginliği olan destanlarda, türkülerde, horonlarda da adeta dağa, taşa, kuşa işlenmiş bir şekilde görülmektedir. Günümüzde ne yazık ki, insanların doğal kaynaklara verdikleri değer değişmekte, farklılaşmakta; birer ekonomik değer ya da duygularımız tatmin eden birer maddeye dönüşmektedir.

Son sözlerimi Fırtına Vadisine gelecekte ağıt olmaması dileğiyle, Kaleli Nokta Hala’nın destanında geçen bir ağıt ile bitireyim.

Bir karakuş ağlıyor taş vurmuş kanadına

Ağlama karakuşum düşmanun inadına

Her daim o güzelin yanmiştum feryadına.

Kaynaklar

  1. Ormancılıkta Yaban Hayatı Ders Notu, Prof..Dr. İ. OĞURLU, 2004
  2. National Geographic Türkiye Dergisi, 9 Sıcak Nokta, Fırtına Vadisi Eki, F.F. ALBAYRAK, B. AVCIOĞLU, 2006
  3. Kaçkar Dağları Milli Parkı ve Yakın Çevresinin Doğal Kaynak Yönetimi Açısından İncelenmesi, Doktora Tezi, O. KURDOĞLU, 2002

Kaynak: Çamlıhemşin Dergisi 5. sayı Sayfa; 116

Önceki SONBAHAR ÇEKİMLERİ
Sonraki ÇAMLIHEMŞİNİN ANGARALISI