E. RİZE VALİSİ SEYFULLAH MÜFTÜOĞLU

Aşağı Kaydırın
ÇAMLIHEMŞİN DERGİ 2.SAYI
  • 163
Yazı Boyutu:
Yazdır

Üç yıl gibi bir süre Rize Valiliği yaptıktan sonra İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına atanan Seyfullah Hacımüftüoğlu’nu makamında ziyaret edip, Rize ve Çamlıhemşin’le ilgili sohbet ettik.

Bu sohbettin en güzel kısımlarını sizler için ayırdık.

Çamlıhemşin’e gittiğimizde kadınlardan oluşan Horon ekibinin türküler eşliğinde taleplerini dile getirmesi beni çok mutlu etmişti. Bu kadar hem medeni, hem keyifli bir kendini anlatma ve talep etme metodu var mı diye sormak lazım.  Türkünün ilk iki mısrası dolgu malzemesi ama son iki mısrada talep olması çok güzeldi. Bu tamamen Çamlıhemşin’e özgü ananevi bir ifade şekliydi. İlk aklıma gelen budur.

Rize herkesin yönetmesi zor olarak kabul ettiği bir ildir ama ben tam tersini söylüyorum. İnsan ilişkisini iyi kurduğunuzda kolay bir il. Hemşerilerimiz beklediği kendilerini anlamamızdır. Onu anladığınızı hissettirdiğiniz anda size başka bir sorusu olmuyor. Bunun içinde kendisini dinlemek gerekiyor. Kendisini dinlediğiniz anda vereceğiniz her tavsiyeye ikna oluyorlar. Fakat dinlemezseniz dünyanın en modern metodunu da deneseniz kabul etmeyebilirler. Zorluk orada.

Hemşin’de bir okul ziyaretine gittik ve dönerken biraz yürüyelim dedik. Karşıdan iki tane 60 yaşlarında kadın geliyordu. Bizi görünce mahremiyet tesis etmek için burunlarını yöresel örtüleriyle kapattılar. Tam yanımıza geldiklerinde bende yöre kültürünü bildiğim için “Nereye böyle selamsız sabahsız! Selam da mı yok” deyince, kadınlardan biri diğerine döndü ve sert bir tonla “Habu kim dur!” dedi.

Ekipten birisi Rize’mizin Valisi dedi. Bu lafı işitir işitmez mahremiyetten yüzünü örten kadın, örtüyü indirdi ve “Oooooo Sayın Valim Hoş geldin!” diyerek bana sarıldı. Kendisi, devletin valisini ya kardeşi olarak veya abisi olarak gördüğü için mahremiyet örtüsünü açmaktan çekinmemişti. Bana nereli olduğumu sordu, “Trabzonluyum yakındanım hemen Çaykaradan”  deyince aileden yakınını görmüş bir abla gibi samimiyet’te göstermeye başladı ve abla kardeş olduk.

Bu hem Valilik müessesesinin önemini, kıymetini ortaya koyuyor, hem de dilinden konuşunca elde edeceğiniz sonucu ortaya koyuyor. Bunu hemşerilerim bana Rize’de çokça yaşattılar.

Yeşilinin tonlarının çokluluğu, koyuluğu, uzun ömürlülüğü ve 12 ayın tamamında durması dünyanın kaç yerinde var bilemem ama Çamlıhemşin’de var. Yılın 12 ayında iklimin müsait, rahatlıkla spor yapabileceğin, turizm yapabileceğin, tabiatla aktivitenizin paralel gidebileceği kaç yer var ben bilemem ama bunları bu bölgede yapabilirsiniz. Yeşillikle o yüz yıllık konakları buluşturan bir alan Çamlıhemşin. İsteseniz de bugün yapamazsınız. Yüz yıl öncenin zenginliği ile o yeşil buluşmuşsa Çamlıhemşin’i de tek yapıyor demektir. Bunu iyi anlamamız ve anlatmamız gerekiyor.

Her zaman söylediğim bir şeyi burada tekrar Çamlıhemşinli hemşerilerimle paylaşmak isterim. Mevcudu muhakkak muhafaza etmemiz gerekmektedir. Kısa süreli para kazanacağız diye 100 yıllık geleceği heba etmeyelim. Yapılaşmadan çevre kirliliğine, Yeni yol yapımından atık suyun tahliyesine kadar her alanda gelenekten istifade edip olanı muhafaza etmemiz gerekmektedir. Aksi takdirde kimsenin gelmediği, uğramadığı bir yer haline de dönüşülebilir. Bu konuda endişem var.

İnsanlar yeni binalara niye gelsinler. Eski konakları restore etmeliyiz, yayla evlerini düzenlemeliyiz ki insanları buralara çekebilelim. En azından mevcudu muhafaza edebilmeliyiz.

İÇİMDE UKTE KALANLAR

Kale-i Bala’yı istediğimiz aşamaya getiremedik. Zir Kale ile ilgili ciddi çalışmalar yaptık, daha da yapılması gerekiyor ama sırada Kale-i Bala var ve bizden sonraki arkadaşlar yapacaklardır diye düşünüyorum.

Ayrıca Zir Kale ve Kale-i Bala arasında yer alan Çat Vadisine 5 yıldızlı bir marka otelin muhakkak gelmesi lazım. Otelin marka olması lazım, Çünkü siz ne kadar anlatırsanız anlatın, konaklayacağı yeri garanti etmeyen birisini getirmeniz zor olmaktadır. İnsanlar ilk sefer marka için gelecekler, daha sonra diğer alternatifleri düşüneceklerdir. Ayder çok önemli bir yer, fakat Göz, Gönül ve Akıl tedavisi için çat vadisi de çok önemli.

Bizler için dede baba, yadigarları çok önemlidir. Kimse başkasına isteyerek bırakmaz. Bizlerdeki veraset, bölgemiz için büyük problem.  Her konakta en az 20 - 30 varis işleri çözümsüzlüğe doğru götürüyor. Alternatif formüller aramamız gerekmektedir. Şirketleşme bunlardan biri olabilir. Herkes üzerindeki yükü, oluşturulacak bir aile şirketine devredebilir ve bu şirket profesyonelce yönetilebilir diye düşünüyorum. Bu tip modeller o bölgeye nefes aldırabilir. Bu zamanla çözülecek bir sorun gibi gözüküyor. Dede mirası ile ilgili irtibatın kopmasını bende dahil kimse istemez. Çocuğumun da bağlarının kopmasını istemem. Bizim bölge insanımızın böyle bir karakteri var. Aidiyet çok kuvvetli, iyiki de öyle. Bu kadar kuvvetli olmasa bizim oralar boşalırdı. İnsanlar şehirlerde doğuyor, büyüyor ama orası ile olan bağlarını hiç kopartmıyor. O aidiyetin bir parçası da mirastan kaynaklanıyor. Varsın 1 m2 olsunda benim çocuğumun o bölgeye ait olduğunu hissettirsin. Böyle olunca kimseye o toprağı vermiyorsunuz. Vermeyince de orası bakir olarak kalıyor ve hiçbir şey yapılamıyor. Bu sebeple hissen kadar ortaklığının olduğu şirketleşmede dahil alternatif çözümler aramak gerekiyor.

Kaynak; Çamlıhemşin Dergisi 2. Sayı Sayfa; 18

Önceki 2.GENEL KURULUMUZ YAPILDI
Sonraki 3. RİZE GÜNLERİ